Odysseus ve Akhilleus’un Truva Savaşına Katılmaları
Odysseus ve Akhilleus’un Truva Savaşına Katılmaları Savaş Hazırlığı: Odysseus ve Akhilleus Menelaos Sparta’ya dönüp Paris’in Helena’yı götürdüğünü öğrenince, güçlü kardeşi, her yerde sözü geçen Agamemnon’a karısını art getirmek için ordu hazırlamasını ister. Sonra verdikleri yemini anımsatıp Helena’nın eski taliplerine ve birçok krala haberci gönderir. Kralların çoğu kahramanlık ve serüven vesilesi çıktığı için sevinirken Odysseus onlar gibi düşünmemektedir. Bir kâhin, Odysseus’a Troya’ya giderse, ancak yirmi yıl sonra, tek başına döneceğini açıklamıştır. Bu nedenle Agamemnon ve Meneloas ona gelince, bir çift öküz yerine bir atla bir öküzü sabana koşup delirmiş gibi yapar. Odysseus’un cin gibi olduğunu bilen iki kardeş, bebeği Telemakhos’u beşiğinden alıp sabanın önüne koyarak onu sınarlar. Oğlunu öldürmemek için deliymiş gibi yapmayı bırakır. Kendisiyle Troya’ya gidecek askerleri hazırlayıp, Agamemnon ve Menelaosla beraber Akhilleus’i bulmaya gider. Akhilleus’un annesi deniz tanrıçası Thetis, babası Peleus ölümlü olduğu için, oğlunun öleceğini kabul edememektedir. Oysa ölümsüz olmak için annenin de babanın da ölümsüz olması gerekmektedir. Akhilleus bebekken, onu ölümsüz yapmak için bir gece gizlice ateşe koymuştur. Fakat Peleus uyanmış, karısını bebeği ateşe tutarken görmüş ve ona durmasını emretmiştir. Thetis öyle öfkelenmiştir ki kocasını terk edip denizlerdeki evine dönmüş, oğlunu da babasıyla bırakmıştır. (Troya Savaşı’ndan bin yıl sonra bir Romalı şair bu konuda daha çok ayrıntı verir. Ona göre Thetis, Akhilleus’u Styx Irmağına götürmüş, orada bebeği topuğundan tutup ırmağa batırmıştır. Irmağın suyu değdiği her yeri yaralanmaktan koruyacaktır, ama topuğun tutulan kısımlarına su değmemişti. Homeros’ta bu öyküyü bildiğine dair bir ipucu yoktur). Thetis, Troya Savaşı’na katılırsa Akhilleus’un öleceğini bilmektedir. Oğlunu, dostu olan bir kralın sarayında saklar. Kral on beş yaşındaki Akhilleus’a kız elbisesi giydirir, ona kız adı takar ve onu kızlarıyla beraber büyütür. Agamemnon, Menelaos ve Odysseus, Akhilleus’un sarayda olduğunu duymuşlardır, ama kral bunu itiraf etmez. Sarayı aramalarına ruhsat verir, ama Akhilleus’i hiçbir yerde bulamazlar. Birçok entrikanın adamı olan Odysseus seyyar satıcı kılığına girer. Güzel eşarp ve mücevherlerle dolu bir tepsi, ayrıca mızrak ve kalkanla saraya döner. Kralın kızları ve hizmetçileri bu güzel eşyaları incelemek için sarayın kapısına çıktıklarında, hizmetçilerine tehlike işareti verdirir ve saraya saldırı varmış gibi yapar. Akhilleus derhal kadın elbiselerini alıp mızrak ve kalkanı kapar ve saldırganları bulmaya koşar. Karşısına Odysseus çıkar ve ona Helena’nın kaçırılışını anlatır. Akhilleus, askerlerini Troya’ya getireceği konusunda Yunan krallarına söz verir. Troya’ya Hareket Yunan kralları askerleriyle Aulis’te toplanarak, Ege Denizi’ni aşıp Troya’ya gitmek için hazırlanırlar. Günler geçmiş, ama gemiler denize açılamamıştır, çünkü rüzgâr doğru yönden esmemektedir. Sonunda, kâhin Kalkhas elverişli rüzgârların ancak Agamemnon av tanrıçası Artemis’i hoşnut ederse, yani en güzel kızını kurban ederse eseceğini açıklar. Agamemnon, Artemis için mübarek olan bir geyiği öldürmüş ve okçu tanrıçanın vuramadığı bir avı öldürdüm diye övünmüştür. Dolayısıyla onun öfkesini yatıştırması gerekmektedir. Agamemnon, Odysseus’u karısı Klytaimestra’ya gönderir ve kızları İphigeneia’nın Akhilleus’un gelini olmak için Aulis’e gelmesi gerektiği yalanını söyletir. İphigeneia gelince babası, Kalkhas’ın onu sunağa yatırmasına ruhsat verir. Kâhin, kızı öldürecekken, Artemis derhal onun yerine bir geyik gönderir ve İphigeneia’yı rahibelerinden biri olması için götürür. Rüzgâr yön değiştirir ve Yunanlar Troya’ya doğru yola çıkarlar. Ama Klytaimestra kocasını hiçbir vakit affetmez.
|