Zorla Değişim Olur mu?
Eskiler, “zorla güzellik olmaz” derler. Olan bir şey varsa da geçicidir, eşya ilk fırsatta tabiatına müsait haline art döner. Değişim, dıştan gelen etkilere, içsel olarak verdiğimiz cevaplarla gerçekleşir. Dış etkilerle bizi değiştirmeye çalışanlar ya da değişmek için tamamen dıştan istikbal etkilere bel bağlayanlar, başarısızlığı etkinin/öğretinin yetersizliğine yorarlar. Oysa hata şudur: İçteki ile dıştaki arasında bir direnç varsa değişim ve dönüşüm yaşanmaz. Bu ne demektir? Dilinizle değişmek istediğinizi anlatım ederek bir kişisel gelişim uzmanına gittiğinizi veya spritüel bir öğretiye merak saldığınızı farz edelim. Dilinizin anlatım ettiği değişime ve onun gerektirdiği adımları atmaya hazır mısınız gerçekten? İşte sorulması gereken soru da budur aslında. İçsel direncinizle karşılaşan dış uyaranlar/etkiler/öğretiler, ulaşmaları gereken o alana ulaşamadan art püskürtülüyorlarsa, dozu arttırmak da işe yaramayacaktır ne yazık ki. İçeri girmeye çalışan bilginin ihtiyaçları şunlardır: İçinde bir yerde benim taşıdığım bilgi ile çatışan neler var? Çatışmayı çözmeye hazır mısın? Çözmeye hazırsan, eyleme geçmeye ve sebat etmeye de hazır mısın? “Zihniniz ve bilinçaltındaki eski kodlarınız bu yeni bilginin gereklerine ne kadar ve sebep direnç gösteriyor?” Bu sorunun cevabı verilmeden, yeni bilginin içeri girmesi için yol bulma sorunu havada kalmaya devam edecektir.Bir örnek verelim. Diyelim ki kötü giden ve hatta sürekli tekrarlayan bir senaryonun devamı niteliğinde bir ilişkiniz var. Sürekli özgüveninizi zedeleyen bir ilişki içindesiniz. Geriye dönüp hayatınıza baktığınızda ayrım ediyorsunuz ki, bundan önceki ilişkileriniz de üç aşağı beş yukarı bunun kopyası sayılabilecek nitelikte. Tamam diyorsunuz, özgüvenimi art istiyorum. Bu dilinizle aldığınız bir karardır. İlk adımdır ve önemlidir. Ama şimdi genelde nerede hata yaptığımızı görmek üzere takip eden adımlara bakalım birlikte: Bir yaşam koçuna gittiniz. Birlikte özgüveninizi masaya yatırdınız ve ilişkiniz konusunda partnerinizle konuşmanız gerektiği ortaya çıktı. Bir konuşma denemesi yaptınız ama işler düzelmedi. Sonuç: Yaşam koçuyla olan bağınızı koparttınız. Bir kitap geçti elinize ve özgüveninizi yükseltmek için olumlamalar yapmaya karar verdiniz onu okuyunca. Affetme seremonileri düzenlediniz, hayalinizde o kişinin size iyi davrandığını imgelediniz. Partneriniz elinizdeki kitabı gördü ve sizinle dalga geçti “Bunlara mı inanıyorsun?” Sonuç: Kitabı rafa kaldırdınız. Arkadaşlarınız, ilişkinin doğasının size müsait olmadığını, partnerinizin sizi sürekli aşağı çektiğini, asosyal yaptığını, kendinize ait dünyayı işgal ettiğini söylemeye başladı. Öneri olarak biraz kendi başınıza takılmanızı, yapmak istediğiniz şeyleri sırf partneriniz katılmayı reddediyor diye ertelememenizi söyledi. Siz de uzun zamandır gitmek istediğiniz bir hobi/gezi/kişisel gelişim aktivitesi vs katılmaya karar verdiniz. Partneriniz size bu aklı veren arkadaşlarınıza ateş püskürdü ve “yapmak istediğiniz şey ya da ben” dedi. Sonuç: Arkadaşlarınızla görüşmekten ve istediğiniz aktiviteden vazgeçtiniz. Meleklerden yardım istediniz, partnerinizin biraz değişmesi, size saygı göstermesi, uyumlu olması, sizi anlaması, kararlarınıza karşı çıkmaması için. Belki spesifik birkaç konuda işler iyi gitti ama ilişkinin geneli hala aynı tas aynı hamam devam ediyor. Her adım için Meleklerden yardım istemekten de bir süre sonra sıkıldınız. Meditasyona başladınız. Yaptığınız sürece içsel rahatlama yaşadınız. Gözünüzü açtığınızda tekrar bıraktığınız dünya karşınızda durduğunu görmeniz ve. 20 dakikalık meditasyonlardaki huzurun, günün art kalanında sizi kesmeyeceğine karar vermeniz için birkaç hafta geçmesi yetti size ve bıraktınız. Tüm bu ilk adımı takip eden adımlarınızda, aslında değişim talebinize rağmen direnç gösteren yanınızı göz ardı ettiniz: Siz değişirken, belki ilişkinin bitmesi gerekiyor… İlişkiye tutunmaya devam ettiğiniz sürece, gerçekten değişim sağlanamayacağı gerçeğine kendinizi kapattığınız sürece kalıcı bir değişim olmayacak belki de. Sizi rahatsız eden ilişkide yaşadıklarınızsa ve her değişim denemenizde ilişkinin doğası bunu engelliyorsa bir karar vermeniz lazım: Değişimin sonuçlarına hazır mısınız gerçekten? Ya da, istediğiniz şey, olması gereken şey mi? Olası sonuçlar, siz bu konuda kararlı olduğunuzda ilişkinin bitmesini gerektiriyor olabilir. Ya da kararlılığınız, karşınızdaki insanın sizden ayrılma veya değişmeye istekli size uyumlanma arasında bir seçim yapmasını gerektiriyor olabilir. İşte burada onun özgür iradesi devreye giriyor. Siz değişime gerçekten niyetliyseniz, size rağmen bu kararı verecek olan o. Siz ilişkiyi bitirmek niyetiyle yola çıkmıyorsunuz elbette. Kendi yolculuğunuzda ne yapmak istediğinize karar veriyorsunuz. Bu yolculuk nihayetinde sizi “bir miktar” değiştirecektir. Karşınızdaki kişi, bu değişim sonucu sizinle uyumlu olmayacağını, yeni sizin onun beklentilerini beslemeyeceğini görüyorsa, bırakın gitsin. Belki de partnerinizin rolü, siz bu ilişkiden bu dersi alana kadardır. Ya da belki de sizin rolünüz, tam da bu değişimi gerçekleştirdiğinizde onu da değiştirmek üzerinedir, siz hayatında kalsanız da kalmasanız da. Hatta, o ilişkide bir süre daha kalıp, sorgulamalara ve gözlemlemelere devam etmeniz gerekiyordur “ders”inizi tam öğrenmeniz için. Yukarıdaki örnek, aşk ilişkiniz için verilmiş olsa da iş hayatınız, yaşadığınız yer, arkadaş çevreniz, alışkanlıklarınız, korkularınız için uygulayabilirsiniz. Sadece içinizdeki sese odaklanın. Doğru adımları attığınızda, bunun gerekleri sonucu bir miktar üzülmeniz, acı çekmeniz olasıdır. Hayatınız alt üst olmuş gibi hissedebilirsiniz ilk etapta. Ama nereden biliyorsunuz, hayatınızın altının üstünden güzel olmadığını. Bırakın olması gereken ol’sun. Alıntıdır.
|