Forumbulteni.Com     forum  

Geri Git   Forumbulteni.Com > >
Yardım Topluluk Ajanda Bugünki Mesajlar Ara

Cevapla
 
Seçenekler Stil
  #1  
Alt 14.Ocak.2019, 04:53
Doroti Doroti isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Moderator
 
Üyelik tarihi: 14.Ocak.2019
Mesajlar: 628
Standart Koşullu Mutluluk

Koşullu Mutluluk Mutluluk kavramı hepimizi en çok ilgilendiren kavramların en önemlilerinden biri… Kim mesut olmayı istemez? Ayrıca niye istemesin ki? Yaşamın bin türlü zorluğu ile mücadele ederken azıcık da mesut olsak ne olur deriz hepimiz ama mutluluğun bireysel gelişimle ilgili bir kavram olduğunu ve insanın mesut olmayı öğrenmek için de kendini eğitmesi ve yeni bir bakış açısı ile programlaması gerektiğini hep unuturuz. ‘Ben mesut olmayı aslında bilirim ama her şey ters gidiyor, bir kabahatim yok ki’ diyerek, kendi mutluluğumuzu sürekli ertelediğimizin ve mesut olabilmemiz için mutlaka bazı koşulların olmasını şart koştuğumuzun farkında mıyız acaba? Koşullu Sevinç arayışı çok dünyasal bir arayıştır ve bizim gerçek mutsuzluklarımızın en büyük nedenidir. Koşullu Sevinç dediğimiz vakit ilk etapta anladığımız şey mutluluklarımızın belirli koşullara dayandırılmış olmasıdır. Hissedebildiğimiz güzelliklerin, hazların, tatmin duygularının, neşe, sevinç ve heyecan duygularının çeşitli koşullara dayandırılmış olmasından ötürü bloke olması ve bu duyguları hissedememek, belki de gezegenimizin şu an en önemli sorunlarından bir tanesi ama bu konuyu bireysel gelişime önem veren kişilerin kendi aralarında konuyu enine boyuna tartışmalarının, çok daha farklı yaptırımlara ve zihinsel olarak, çok daha müspet sonuçlara, gelinmesine sebep olacağını düşünüyoruz. Yaşadığımız bir takım hazları veya güzel duyguları koşullandırmamız nedeniyle, o koşullar yerine gelmediğinde hazzın bulunamaması, alınamaması, hazlarımızın, neşelerimizin, mutluluklarımızın, sevinçlerimizin koşullandırılmasının günlük yaşamdaki performansınızı nasıl da düşürdüğünü tam olarak bir ayrım edebilsek, belki de bu ruh halini üretmemek için yeni yollar, yeni yol haritaları aramaya başlayabiliriz. Örneğin: bir evim olursa mesut olurum diye bir cümle kurarsak, bu koşullu bir mutluluktur, çünkü ancak bir ev olması durumunda mesut olmaktan söz edilerek mutluluğun bir ev ön koşuluna dayandırılması söz konusudur. Daha büyük ve daha küçük örnekler de verilebilir. Çok daha küçük örneklere indirilen durumlar da vardır. Gezegeninizde yaşarken kimi bir bardak su ancak soğuk olursa mesut olabileceğim dediğiniz ve soğuk olmadığında o hazzı yakalayamadığınız durumlar vardır ve böylece mutlulukların ve hazların koşullandırılmış olduğunu görürüz. Gerçek mutluluğa ulaşabilmek için onun mutlaka koşulsuz olması gerekmektedir yani yaşanan andan sadece o anın size verdiği kadarını almaktır. O an size neyi getirmişse, size neyi sunuyorsa onun o kadarıyla mesut olabilmek, onu alabildiğiniz için mesut olabilmek ama bunu böyle alabildim, keşke şöylesi de olsaydı, keşke başka türleri, renkleri, biçimleri de olsaydı o vakit daha mesut olurdum gibi bir anlayışa dayanan bakış açısı temelde sizleri ve zihinlerinizi son radde yoran ve üzerinizdeki baskıları, sıkıntıları arttıran bir durumdur. An’ın Getirdikleri An’ın size getirmekte oldukları zaten sizin gerçekte ihtiyacınız olan şeylerdir. Bu ihtiyacınız olan şeyleri sevinçle karşılamalı ve kabul etmelisiniz. Sonuç olarak o vakit mutluluğunuzu herhangi bir koşula dayandırmamış olursunuz. Sadece o anın size getirdiklerinden size sunduklarından bir haz elde edersiniz ve onunla gerçek hazzı yakalamış olursunuz. Çünkü sürekli daha fazlasını istemek, daha farklısını beklemek gibi dürtülerin bir sonu olmadığından; bugün başka biçimini isterken yarın başka biçimine sahip olduğunuzda, bu defada başka rengini isteyeceksiniz. Başka rengini bulduğunuzda, daha başka şeylerin noksan olduğunu düşüneceksiniz. Mutlulukları koşullandırmalara dayandırmak alışkanlığı yani ancak şu gün şurada, şöyle olursa mesut olurum, ancak şurada, şöyle yaparsam mesut olabilirim gibi zihinsel alışkanlıklar son radde yıpratıcı alışkanlıklardır. Örneğin bir piknik yaparken bile piknik yaptığınız anın duygusunu yaşamak yerine, bu piknik keşke göl kenarında olsaydı o vakit gerçek bir piknik gibi olurdu veya şu yaptığım fiil şurada olsaydı o vakit mesut olurdun, şu gün yapsaydım daha iyi olurdu gibi koşullandırmalara dayandırdığınız için yaşamlarınızı, anın size getirdiklerini yakalamakta zorlanmakta, gerçek haz, sevinç ve sevinci yakalayamamaktasınız. Zihnin gezegende koşullandırılması ve kontrolü kaybetme Zihninizin koşullandırılmış olmasını anlamak çok mümkün çünkü içinde bulunduğunuz toplumsal yapılar, gezegeninizin işleme biçimi, dışarıdan empoze edilen düşünceler, çeşitli reklam türevi çalışmalar ve sürekli getirilen ‘şunu, şurada şu zamanda, şu şekilde yaparsanız en büyük mutluluğu böyle elde edersiniz’ gibi dayatmalar, basılı yayınlar; zihin ve belleklerin bir süre sonra kontrolünün kişinin elinden kaybolup gitmesine sebep de olmaktadır. Mutluluklarınızı koşullandırmaktan kurtarmanız gerekmektedir. Zihinlerinizi serbest ve özgür bırakmalısınız. Yaşadığınız anın size getirdiklerini almanız ve onu yaşamanız gerekmektedir. Size bir üzüntü de getirmiş olabilir o vakit onu yaşarsınız ama bir sevinçte getirmiş de olabilir o vakit onu da hakkıyla yaşamalısınız. Üzüntüleri nasıl hakkıyla, içine girerek ve sonuna kadar didikleyerek yaşıyorsanız ve o sıkıntılı, üzüntülü anı dolu dolu geçiriyorsanız, sevinçleri de bu şekilde yaşamalı, zihinlerinizi koşullandırmalara dayandırmamalısınız. Çünkü ters takdirde asla ve asla gerçek bir mutluluk, bir doygunluk, bir tatmin duygusunu yakalayamazsınız. Hep bir şey noksan kalır. Bir gün mavi otomobil alırsınız ama keşke daha büyüğü olsaydı dersiniz, daha büyüğünü aldığınızda, bu seferde şöyle şöyle özellikleri olsaydı dersiniz yani burada önemli olansa aldığınız arabanın sizin ihtiyacınızı ne denli karşıladığı ve ne denli karşılamadığıdır. Eğer sizin ihtiyacınız, içinde bulunduğunuz koşullarda sizi bir yerden bir yere taşıması için araç elde etmekse o vakit bunun ne şekilde ve nasıl olduğuyla değil o aracı elde etme durumu ile ilgilenmeniz gerekir ve onu elde ettiğinizde içinizde o an bir sevinç olmalıdır. Bunun keşke şurası da böyle olsa, orası da şöyle olsa dileklerinin hiçbir vakit ve hiçbir yerde sınırı yoktur. Mutlaka her vakit bir yenisi, bir daha iyisi vardır. İstemek duygusu giderek daha arzulu bir hale gelebilir, daha kontrolden çıkabilir ve böylece bu istemek duygusu daha arzulu bir hale geldikçe sizin doyumsuzluk ve mutsuzluk duygunuz giderek artacaktır. Ve mutluluğa yaklaşma ihtimaliniz de buna enlem olarak giderek giderek sizden uzaklaşacaktır. Çünkü aslında sevinç dediğiniz şey, birçok yazarların bahsettiği gibi uzaklarda bir yerlerde saklı saklı değil, tamamen kendi avuçlarınızın içinde, kendinizin derhal yanı başınızda, içinizde bulunmaktadır. Mutluluk sadece yaşama nasıl baktığınızla ilgilidir Gerçekten mesut olmak dediğiniz şey yaşamı nasıl gördüğünüzle ilgilidir. Önünüzde yarım su dolu bir bardak olduğunda öyle gözler var ki, yarım bardağın dolu olduğunu görür ama öyle gözler var ki, yarım bardağın boş olduğunu görür. Bu neyi nereden görmek istediğinizle ilgilidir. Ve sevinç dediğiniz kavramın ne kadar koşullandırılmış olduğunu anlatan güzel bir örnektir. Eğer mutluluğu elde etmek için kafanızda bir sürü şey sayıyorsanız yani şu olursa, bir de şu olursa, hah bir de şu olursa gibi birkaç madde sıralıyorsanız, işte o vakit gerçekten mesut olurdum diyorsanız: inanın bütün bunları elde ettiğinizde mutluluğun bile ne demek olduğunu bilemez noktada yeni şeyler ister olurdunuz. Çünkü bu üç adet saydığımız maddeyi elde edene kadar ve elde etme işleminiz tamamlandığında ve son mesut olacağınız o ana geldiğinizde çoktan kendinize yeni bir liste hazırlamış olurdunuz. Evet şunları şunları elde ettim ama burasını burasını elde edemedim, bir de onları ek edersem işte o vakit tam olacak gibi bir düşünce yapısı size yargıç olmuş olacağı için sözünü ettiğiniz noktayı hiçbir vakit yakalayamazsınız ve sevinç dediğiniz şey her vakit sizden birkaç adım önde kaçarcasına ama sizin yaşamınızı da tüketircesine bir kovalamacaya döner. Oysa ki, sevinç dediğimiz şey şu an içinde bulunduğumuz andadır. Onu bu an içinde, şu anda yakalayabilirsiniz. Eğer ki, zihninizi alışkanlıklarından kurtarabilirseniz, zihninizi esaretinden kurtarabilirsiniz ve şunlar şunlar olursa mesut olurum dediğiniz o koşulları değiştirip, başka bir kenara koyabilirseniz, aslında şu anda da gerçek mutluluğun ne olduğunu tadabilirsiniz. Mesut olabilmek için sayabileceğiniz hiçbir koşula ihtiyacınız yok. Zaten içinde bulunduğunuz an size yeterince güzel şeyler getirmekte. En azından dünyanızın kuralları içinde bulunan kaza-bela tarzında birçok oluşum sizden uzakta durmakta, bu aslında yeterince büyük bir sevinç ve sevinç kaynağı. Onların sizden uzakta duruyor olması bile yeterince büyük bir şölen aslında ama bardağın yarısını dolu değil de boş görürseniz, zihninizi koşullanmalardan kurtaramazsanız o vakit mutsuz olmaya devam edeceksiniz demektir. Oysa elinizdeki artıların listesini yaparsanız gerçek anlamda nelere sahip olduğunuzu ayrım edeceksiniz ve bu yeterince sevinç noktası olacaktır. Mutluluğu gelecekte bir yerde aramayınız. Sevinç dediğiniz şeyin peşinden koşup durmayınız. Sevinç dediğiniz şeyi, şu an içinde bulunduğunuz anda yakalayabilirsiniz. Ona şu an zaten sahip olabilirsiniz. Sevinç denen o harika şeyi, o gelinebilecek en üst noktadaki tatmin duygusunu şu an yaşamlarınızın içinde elde edebilirsiniz, sadece siz bunu seçmiyorsunuz, tercih etmiyorsunuz ve zihninizi koşullandırmaya devam ediyorsunuz. Gerçek ihtiyaçlar-Suni ihtiyaçlar Yaşadığınız anın size getirdiklerini o an bütün coşkusu ve tatmini ile yaşamak yerine sürekli eksiklerin listesini yapıyorsunuz ve bu eksiklerin gerçekten noksan olup olmadığını da bilmiyorsunuz. Şimdi geldik gerçek ihtiyaçlar, yapay ihtiyaçlar meselesine. Acep sahip olduğunuz o eksiklikler ve uğruna bu denli mutsuz olduğunuz, bu denli kendinizi üzebildiğiniz ve sıkabildiğiniz şeyler; bir de üstüne üstlük ya sizin ihtiyacınız değilse; ya onları gerçekten dış şartlar altında yapılandırılmış bir zihnin otomatik ürettiği bir liste olarak görürsek ya aslında bunlara gerçekten ihtiyacımız yoksa ve var zannetmekteyseniz ve bir de üstüne sahip olamadığınız için bir takım üzüntüler silsilesi içinde kendinizi buluyorsanız, işte o vakit gerçekten çok büyük bir vakit kaybı içindesiniz demektir. Gerçek ihtiyaçlarınızı tespit etmek onların gerçekten neler olduğunu şuur hali içinde bilmek ve yapay ihtiyaçlarınızdan arınmak bir program ve bireysel gelişim metodu uygulamaktır. Suni ihtiyaçlardan arınmak çok önemlidir. Üzerinizden adeta sırtınızda üç adet sırt çantasıyla tırmanırken, bir anda o çantaları bırakıp, yokuşu bir anda ve tek nefeste çıkmak gibidir, düzmece ihtiyaçların baskısından kurtulmak. Bu noktada şunu görüyoruz ki, sırtınızda fazlasıyla dilek taşımaktasınız ve maalesef bu isteklerin yarısından fazlası da sizin gerçek olmayan yapay ihtiyaçlarınıza ait beklentiler, istekler, arzulardır ve bunların elde edilmesi koşuluyla mutluluğa varılacağına dair koşullandırılmış zihin ise bunların her elde edilemediği gün daha çok mutsuzluk, üzüntü, baskı veya stres içine girmektedir. Ve içinde bulunduğunuz kısık döngüye bakarsanız, aslında vaziyet oldukça yorucu, yıpratıcı ve zordur. Hiç tatmin olmayan istekleriniz var, onların peşinden koşuyorsunuz ve ancak onların tatmin olmasıyla mesut olacağınıza koşullandırılmış zihniniz, onların elde edilmemesiyle daha büyük baskılar ve stresler yaşıyor ve yine yeni yapay ihtiyaçlar yaratıyorsunuz. Bari onu elde edemedim, şunu elde edeyim diye ve yeni ihtiyaçlar yine yeni beklentiler yaratıyor ve yine elde edilemeyen ihtiyaçlar yine yeni mutsuzluklar oluşturuyor. Bu noktada gerçekten yapay ihtiyaçların ve gerçek ihtiyaçların birbirinden ayrılması gerektiğini ve yapay ihtiyaçlara duyulan ihtiyacın koşullandırılmış bir zihnin ürünü olduğunu görmeniz çok önemlidir. Mutluluk kavramı Ve sevinç dediğiniz kavramı bütün bu koşullardan arındırırsanız onun ne kadar güzel bir his olduğunu görebilmeniz çok önemlidir gerçekten çünkü sevinç dediğiniz şey; hiçbir vakit insanoğlunun listelemiş olduğu şeylerde bulunamadı ve bugüne kadar istediği kadar zenginlikler elde edenler oldu, istedikleri kadar hükümdarlıklar elde edenler oldu, gezegen açısından çok yüksek mertebelerde olanlar oldu ama hiçbiri gerçek sevinç duygusuna tam anlamıyla yaklaşamadılar, ellerindeki listeler yaşamlarının sonuna dek bir kez bile azalmayı başaramadı. Listedekiler çıktıkça yerine yenileri geldi ve mutlaka korkunç bir doyumsuzluk, tırmanış ve giderek daha fazlasını istemek suretiyle hırsın kendi kendini tüketmesiyle sonlanan durumlar oldu. Bu yüzden mutluluğun bu şekilde yakalanması oldukça imkansız. Yapay ihtiyaçlar var oldukça mutluluğun olması ve zihin yapay ihtiyaçlara koşullandırıldığı ölçüde imkansızlaşan bir vaziyet var ortada. O yüzden ihtiyaçlarınızı kendi esas ihtiyaçlarınız ve yapay ihtiyaçlar diye ikiye ayırırsanız, kendi esas ihtiyaçlarınız hakkında düşünce alışverişinde bulunabilirsiniz. Mutluluğunuzun ne denli koşullandırılmış olduğunu her isteyen kişi kendisi için analiz edebilir. Ama burada önemli olan objektif analizlerdir. Sizi bir yere götürecek olan şey gerçekten dışarıdan yapılabilecek objektif analizlerdir. Kendi içinizde hiçbir vakit ‘ama canım biraz şöyle de aslında biraz da böyle’ gibi çeşitli yumuşatmalar, bahanelerle bir adım bile ileriye gitmeniz mümkün değil. Aslında bu konuda kendinize ne kadar acımasız, ne kadar eleştirel, ne kadar objektif olursanız; o kadar çabuk sürede gerçek ihtiyaçlarınızın tespitine ulaşabilirsiniz ve yapay ihtiyaçlarınızdan kendinizi arındırmanızla birlikte sevinç dediğiniz duyguyu. Şu an ve her anda üstüne üstlük hiçbir koşula bağlı olmadan yaşarsınız. Bunun nasıl bir his olduğunu belki bir kez tatsanız, belki bir kez yaşasanız; onu hiçbir vakit bırakmak istemeyeceksiniz. Adeta gezegeninizin en harika meyvelerinden oluşturulmuş, bir meyve suyu kokteyli gibi tadı damaktan hiç gitmeyen bir tat gibi onu yaşamak isteyeceksiniz çünkü belki de her an kendinizi mutlu, tam ve bütün hissedeceksiniz. Yaşadığınız olayların eskisi gibi sizin üzerinizde etkiler yaratmadığını ve sevinç dediğimiz şeyi yakaladığınızı ve bunun basit basit bozulamaz olduğunu göreceksiniz çünkü koşullarınız yok. Eğer koşullarınız olmazsa, mutluluğa şu anda sahip olursunuz, bugün mutluluğa sahip değilseniz bu koşullarınız olduğu içindir ve koşullarınızdan zihinlerinizi sıyırabilirsiniz o vakit zaten mesut olmak için ne çok şeye sahip olduğunuzu biraz daha iyi göreceksiniz.
Alıntı ile Cevapla
Cevapla

Etiketler
koşullu, mutluluk


Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB kodu Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı

Forum Jump


Tüm Zamanlar GMT Olarak Ayarlanmış. Şuanki Zaman: 17:46.


Search Engine Optimisation provided by DragonByte SEO v2.0.36 (Lite) - vBulletin Mods & Addons Copyright © 2025 DragonByte Technologies Ltd.
ankara escort ankara escort ankara escort çankaya escort ankara otele gelen escort eryaman escort eryaman escort ankara escort eryaman escort kızılay escort escort ankara çankaya escort kızılay escort ankara eskort Antalya Seo tesbih
escort bayan mersin escort alanya eskort