KPSS Coğrafya - Türkiye’de Doğal Afetler ve Türkiye’nin Çevre Sorunları
KPSS Coğrafya - Türkiye’de Doğal Afetler ve Türkiye’nin Çevre Sorunları Türkiye’de Doğal Afetler Türkiye’de doğal afetler deprem, heyelan, erozyon, sel-taşkın, ve çığ olmak üzere 5 bölümde incelenmektedir. Kpss coğrafya dersinde Türkiye’de doğal afetler mevzu, bahis başlığı altında karşımıza hem kpss sorularında hem de tecrübe sınavları ve testlerde sorular çıkmaktadır. Bu konu, coğrafyanın diğer konuları ile de ilgilidir. Örneğin deprem, erozyon gibi afetler o bölgenin jeolojik yapısıyla ya da eğimiyle ilgilidir. Bu yüzden Türkiye’de doğal afetler konusunu bir mantık çerçevesinde kafamızda şekillendirmemiz, konuyu daha rahat kavramamızı sağlayacaktır. 1) Türkiye’de Deprem: Fay hatlarına bağlı olarak meydana gelen sallanma hareketlerine zerzele denilir. Ülkemiz genç oluşumlu bir yapıya sahip olduğu için fay hatları daha canlıdır ve ülkemizde zerzele riski yüksektir. Kuzey Anadolu Fay Hattı: Marmara bölgesi Saros Körfezi’nden başlayıp İzmit, Adapazarı üzerinden Orta Karadeniz’e de uğrayarak Van Gölü ve Muş Varto’ya kadar uzanan fay hattıdır. Doğu Anadolu Fay Hattı: Ülkemizde Hatay’dan giriş yaparak Kahramanmaraş, Malatya, Elazığ üzerinden Van Gölü ve Muş Varto’ya kadar uzanan fay hattıdır.Fay hatlarının birleştiği yerlerde depremler çok daha güçlü olur. Bunun örneği ülkemizde Doğu Anadolu Bölgesi’dir. Batı Anadolu Fay Hattı: Ege bölgesinde horst ve grabenleri takip ederek bölgenin iç kesimlerine kadar uzanan birçok kırıklı fay hattı bölgesidir.Türkiye’de zerzele riskinin en az olduğu bölgeler, Ergene havzası, Tuz Gölü, Konya Ovası, Anamur, Doğu Karadeniz kıyısı, Şanlıurfa ve Mardin Şırnak arasıdır.Dikkat edecek olursak Türkiye’de oluşan fay hatları ile kaplıca, ılıca ya da volkanik sahaların dağılışı paralellik göstermektedir. Kpss sorularında bu gibi ayrıntılar ezber kısmını azaltabilmektedir. * Oluşumlarına Göre Zerzele Türleri: Tektonik Depremler: Fay hatlarına bağlı olarak meydana gelen, Türkiye’de en çok görülen, şiddeti ve hasarı en çok olan zerzele türüdür.Kuzey Anadolu Fay Hattı, Doğu Anadolu Fay Hattı, Batı Anadolu Fay Hattın üzerinde oluşan depremler tektonik depremlerdir. Çöküntü Depremleri: Yeraltı boşluklarının çökmesine bağlı olarak oluşan bu depremlerin tesir alanı sınırlıdır ve Akdeniz Bölgesi’nde görülür.Zonguldak’ta meydana gelen maden çökmeleri ya da Konya’da tarım olarak yeraltı suyunun kullanılması sonucu oluşan boşluklara çökme beşeri faktörlerle birlikte gerçekleşen çöküntü depremleridir. Volkanik Depremler: Volkanik patlamalarla oluşan depremlerdir. Tesir alanı sınırlıdır.Türkiye’de aktif yanardağ bulunmadığı için volkanik depremlerin ülkemizde oluşması söz konusu değildir. 2) Türkiye’de Heyelan: Tabakaların kütlesel olarak devinim etmesine heyelan denir. Heyelan en çok Karadeniz Bölgesi’nde yaygındır. Özellikle Doğu Karadeniz kıyısında çok görülmektedir. İç Anadolu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde heyelan riski düşüktür. Karadeniz bölgesinde yer saha Tortum, Sera, Yedigöller ve Zinav Gölü, heyelan sonucunda oluşan heyelan set göllerine örnek teşkil etmektedir.Heyelan oluşumu için aşağıdaki etkenlerden birinin olması gerekir. Eğim: En esas etkendir ve tabakaların aşağıya devinim etmesini kolaylaştırır. Yağış: Tabakaların kayganlaşmasını ve kütlelerin daha rahat devinim etmesini sağlar ve heyelan için etkili sebeptir. Tabakaların Yapısı ve Uzanışı: Suyu çeken kayaçlar ve tabakaların eğime enlem uzanması heyelanı tetikler. Deprem: Yamacın dengesini bozan depremler heyelanı etkilemektedir.Tüm bunların dışında yol, tünel ya da kazı çalışmaları gibi beşeri faktörler de heyelanı tetikler. * Heyelandan Korunma Çalışmaları: Drenaj kanalları açarak tabakalarda çok suyun birikmesi engellenmelidir.İstinat duvarları yapılarak yamacın dengesi sağlanmalıdır.Heyelan bölgesinde yerleşim yeri kurulmamalıdır.Yamaçların doğal dengesi sağlanmalıdır.Beşeri yapılanmalar heyelan bölgelerinden uzakta olmalıdır. 3) Türkiye’de Erozyon: Toprak tabakasının süreç içinde aşınmasına erozyon denir. Türkiye’de doğal afetler konusu içinde yer saha erozyon, İç Anadolu (özellikle Konya ve Tuz Gölü civarı) ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde rüzgar erozyonu, Doğu Anadolu Bölgesi’nde de akarsu erozyonu olarak karşımıza çıkar. Türkiye’de en az erozyon Karadeniz Bölgesi’nde görülür. Türkiye’de matematik konumu nedeniyle buzul erozyon etkili değildir.Erozyon yavaş ilerleyen bir olaydır. Heyelan gibi ani olmaz. * Erozyonu Oluşturan Nedenler: Eğim, en esas sebeptir.Ormanların tahrip edilmesi.Bitki örtüsünün cılız olması.Meraların aşırı otlatılması.Nadas uygulaması.Sağanak yağışlar.Toprağın kuru ve taneli olması.Anız örtüsünün yakılması. (Mahsulden sonra kalan artıkların yakılması)Düzensiz yağış rejimi.Yanlış arazi kullanımıTarımda eğime enlem sürülme yapılması buna örnektir.Erozyon ile beraber,tarımsal verim ve üretim azalır. Toprak tabakası inceldiği için çölleşme başlar. Toprağın su tutma kapasitesi ve barajların ömrü kısalır. Erozyon olduğu vakit delta ovaları genişler, çünkü delta ovalarını akarsu erozyonları beslemektedir. Ayrıca tarımla uğraşanların sayısı azalacağı için köyden kente göç artar. Bitki ve hayvan türlerinde de azalma meydana gelir. * Erozyondan Korunma Çalışmaları: Mera hayvancılığı yerine ahır hayvancılığı yapmak.Ağaçlandırma yapmak.Tarlaları eğim yönüne dik sürmek.Eğimli yamaçlarda basamak (taraça) yapmak.Nadasa alternatif olarak nöbetleşe tarım yapmak. Bir yıl başka diğer yıl başka ürün ekilmesi durumudur.İnsanlar bilinçlendirilmeli ve erozyona karşı bunun eğitimi verilmelidir.Barajların yanında ağaçlandırma yapılmalıdır. 4) Sel ve Taşkın: Türkiye’de doğal afetler içinde en büyük ekonomik kayıplara sebep olan afetler sel ve taşkınlardır. * Sel ve Taşkınların Sebepleri: EğimDrenaj özelliğiBitki örtüsüAni sağanak yağışlarYanlış arazi kullanımıÖzellikle Bartın, Filyos Çayları, Fırtına Deresi, İyidere gibi Karadeniz’e dökülen akarsularda taşkınlar fazladır. Can ve mal kaybına yol açan sel ve taşkınlar, ormanların tahrip edilmesi sonucu toprağın suyu tutma kapasitesinin düşmesiyle de meydana gelir. 5) Çığ: Türkiye’de doğal afetler içinde en son işleyeceğimiz mevzu, bahis olan çığ, yoğun kar kütlesinin aşağıya doğru toplanarak devinim halinde çoğalması sonucu oluşur. Doğu Karadeniz, Hakkari, Yukarı Murat – Van bölümleri dağlık ve engebeli olduğu için çığ olayının en yaygın olduğu alanlardır. Türkiye’nin Çevre Sorunları Türkiye’nin çevre sorunları Türkiye’deki doğal ortamın bozulmasından kaynaklanan problemlerden oluşmaktadır.Türkiye’de doğal ortamı bozan belli başlı çevre sorunları ise şunlardır: A. Hava Kirliliği Sanayi tesisleri, taşıtlar, iklim özellikleri yerleşme alanının yüzey şekli hava kirliliğini artıran başlıca etkenlerdir. İstanbul ve İzmit gibi endüstri ve yaşayan nüfusun yoğun olduğu yerlerde hava kirliliği oldukça yüksektir. Sanayi tesislerinin bulunduğu alanlarda hava kirliliği, yanlış yer seçimi, çıkan gazların yeteri kadar filtrelenmemesi gibi nedenlerden kaynaklanmaktadır. Petrol ve kömür gibi yakıtların kullanımı sonucunda ortaya çıkan gazların ve dumanların sisle karışması ile oluşan hava kirliliğine Londra tipi kirlilik denir. Ülkemizde endüstri tesislerinin yoğun olarak bulunduğu İstanbul, İzmir ve Ankara da bu kirlilik tipi görünür. Motorlu taşıtların çıkardığı gazların etkisi ile oluşan kirliliğe ise Los Angeles tipi kirlilik denir. Astım, bronşit gibi hastalıklara sebep olur. Ülkemizde İstanbul’da vakit vakit yaşanır. B. Su Kirliliği Sanayi tesislerinin yoğun olduğu bölgelerdeki su kirliliği ülkemizde önemli boyutlara ulaşmıştır. Özellikle İzmit ve İzmir körfezindeki canlı hayatı bu durumdan çok çok etkilenmektedir. Su kirliliğinin önemli boyutlara ulaşmasında ev atık sularının, endüstri atık sularının göl ve denizlere bırakılmasının etkisi büyüktür. Denizlerimizin kirlenmesinde kanalizasyon suları, fabrika atıkları, tankerlerden kaynaklanan sızıntılar etkilidir. C. Katı Atıklar Tarımsal ve evsel kullanım sonucu katı atık yani çöp sorunu ortaya çıkmaktadır. Son yıllarda artan şehirleşme ile çöp toplanması, müsait yerlerde biriktirilmesi ve art dönüştürülmesi önemli bir mesele haline gelmiştir. Plastik torba ve şişe, pil, elektronik eşya gibi maddelerin ayrışması zor olduğundan uzun yıllar etrafta kalarak çevre kirliliğine sebep olmaktadır. Çevre Koruma Uygulamaları Dünya’da ve Türkiye’de çok sayıda resmi kuruluş ve sivil cemiyet kuruluşları tarafından çevre koruma projeleri üretilip uygulanmaktadır. Örneğin; Ulubat Gölü Projesi: Birçok canlıyı barındıran bu tatlı su gölünün kirlilik ve toprak dolma tehlikesine karşı kirliliği önlemek, yaban hayatını zenginleştirmek ve doğal kaynakların verimli kullanılmasını sağlama gibi önlemler alınarak çalışmalar yapılmıştır. Yapılan bu çalışmalar FAO (Birleşmiş Milletler Tarım ve Gıda Örgütü) tarafından en başarılı örnekler arasında gösterilmiştir. Konya Kapalı Havza Projesi: Yanlış uygulamalar nedeniyle havzada ağırbaşlı su sıkıntıları yaşanmıştır. Suyun doğal akış yönünün değiştirilmesi, yanlış sulama yöntemleri, yer altı suyunun kontrolsüz kullanımı sulak alanların kurumasına yol açmıştır. Kısıtlı olan havza su kaynaklarını verimli kullanma çalışmaları yapılmıştır. Meşe Projesi: Erozyonu önlemek için yapılmıştır. 1998-2004 yılları arasında 640 milyon tohum ekilerek dünyanın en büyük projelerinden biri olmuştur.
|