Çağın Hastalığı: Gelişmeleri Kaçırma Korkusu (Fomo)
Çağın Hastalığı: Gelişmeleri Kaçırma Korkusu (Fomo) Facebook, Twitter vb sanal ortamlara girmeden duramıyor musunuz? Sanal ortamlarda harcadığınız zamanın giderek artması aile ve arkadaşlarınızı ihmal etmenize, işinizi aksatmanıza sebep oluyor mu? Eğer yeterince sanal ortamda bulunmadığınıza inanıyorsanız içinizde bir boşluk hissi, karamsarlık, huzursuzluk veya sinirlilik gibi belirtiler oluyor mu? Eyvah, çağımızın bağımlılığı sizi de ele geçirmiş durumda: FOMO ( Fear Of Missing Out: Olan Gelişmeleri Kaçırma Korkusu) *** İnsan kaynaklı tüm teknoloji ürünleri gibi yeni iletişim teknolojilerinin açılımı da müspet ve menfi pek çok etkisiyle, toplumsal değişim sürecini çok hızlı geliştirdi ve yaygılaştırdı. İletişim teknolojilerindeki bu gelişmeler çoğunlukla toplumsal diğer değişim ve gelişim unsurlarının önünde giderek ve insan yaşamında ani değişikliklere sebep olduğu gözlenmekte. Bu hızlı gelişimin kontrolsüz bir şekilde yaşama girmesi, yeni teknolojinin nasıl yönetilmesi gerektiği konusunda ağırbaşlı bir karmaşa yaratmakta. Yeni iletişim teknolojilerini kullanan ve hayatlarını bunlar üzerine kuran bireylerde, rahatlama ve kaçış etkisi nedeniyle davranışsal; basit ulaşılabilirliği ve gereksinimi duyulan duygunun tatmin edebilme aracı olması nedeniyle duygusal; hazır gündemin takibi, inanç ve değer sistemlerini yerleştirme gücü nedeniyle düşüncesel olarak teknolojik gelişimlerle donatılmış mecralara karşı bağımlılığın kolayca yerleşmiş olduğunu görmekteyiz. İnternet, üzerinden bağlanılan sosyal ağlarla yeni alışkanlıklar ve yeni kullanım şekilleri inşa edilmeye başlandı. Her yeni gelişmenin arkasındaki bozucu etkiler gibi birdenbire yaşama giren bu değişik kullanımlar, yeni alışkanlıklar bağımlılıkların gelişmesine sebep olmakta.Bugün birçok kişi, gerçek dünyada karşılığını bulamadığı duygularının tatminini sanal dünyada aramaya başladığını, yeni ve yaygın bir ego fonksiyonu kullanım tarzları oluştuğunu görmekteyiz. *** İngilizce "no mobile phobia"dan türetilen "nomofobi" ya da cep telefonundan mahrum kalma korkusu, özellikle sosyal ağlara sürekli bağlı kalmak isteyen kullanıcıları etkilemekte ve telefonsuz yaşayamama gibi yeni bir bağımlık şeklinin adıdır. ‘Nomofobi’den sonra bugün ‘FOMO’ olarak bilinen yeni bir sosyal ağlara bağlı kalma sendromu tartışılmaktadır. İngilizcesi ‘Fear Of Missing Out Sendromu’ olan Türkçe’ye ‘Olan Gelişmeleri Kaçırma Korkusu Belirtileri’ olarak çevirdiğimiz kısaca FOMO olarak kısaltılan yeni bir internet bağımlılığı şeklidir. Bu belirtileri gösteren kullanıcılar sanal dünyadaki gelişmeleri kaçırma, bir şeylerden art kalma korkusu ile sosyal ağlara sürekli bağlı kalmakta, yaptıkları her davranışı foto, mesaj ve benzeri şekilde, bu ağlar aracılığıyla paylaşmakta ve diğer kullanıcıların neler yaptığını ve paylaştığını sıkı bir şekilde denetim edip takip etmektedir. Böylece sanal ortam ve o ortamlara iç olma süreci bir bağımlılık şeklini saha yeni alışkanlıklar oluşturmaya başladığı görülmüştür. Sanal ortamdaki gelişmeleri kaçırma korkusu (FOMO) kendini bazı belirtilerle ortaya koymaktadır. Bunlar; • Yeterince vakit harcamış olmasına rağmen Facebook, Twitter ve benzeri sanal ortamlara girmeden durduramamak, • Bu tür sanal ortamlarda harcanan zamanın giderek artması ve bu nedenle aile ve arkadaşların ihmal edilmesi, • Bu tür sanal ortamlarda yer almama durumunda boşluk hissi, depresyon, huzursuzluk veya sinirlilik gibi yoksulluk belirtilerinin var olması, • Kendine ve çevresindekileri kandırarak yaptıkları konusunda, harcadığı vakit ve etkilenme biçimi ile ilgili yalan söyleme, • Bu tür sanal ortamlarda olduğu süre içinde kendini iyi hissetme tersi ortamlarda kontrolünü kaybetme ve sanal ortama sürekli bir ulaşma isteği. Sanal ortamdaki gelişmeleri kaçırma korkusu (FOMO) durumunda da tüm bağımlılıklarda olduğu gibi aslında en belirleyici olan işlevselliğin bozulmasıdır. Yani kişinin mektep başarısının düşmesi, iş performansının azalması, ailesine karşı sorumluluklarını yerine getirememesi psikososyal işlevlerin bozulması gibi. Sanal ortamlar, televizyon gibi tek yönlü değil, aktif katılımlı iki yönlü bir iletişim ortamı yaratmaktadır. Bu vaziyet kullanıcıya yarar ve ziyan olarak dönebilmekte, bağımlılık yaratan ödülleri çok olduğu için ve anında yanıt alınabilir olduğu için de daha tatminkar olmaktadır. FOMO bağımlılığına yakalanan kişiler, sürekli kendi seçimlerinin dışında kalanların daha iyi bir seçenek olabileceği şüphesiyle yaşayabiliyorlar. Evet, bu doğru ancak bu bağımlılık uzun süren bir sürecin sonunda gelişmektedir. Örneğin önceleri tecrübe ve merak amaçlı kullanım, daha sonra sosyal kullanıma sonra da kötüye kullanım ve bağımlılık düzeyine ulaşmaktadır. Uzun süre yoğun bir biçimde kullanılan ve yaşam şekli haline gelen bu soysal paylaşım şekli kesildiğinde veya azaltıldığında, kişide uyumu bozan davranışsal değişikliklere örneğin, benim kontrolüm ve bilgim dışında neler oluyor şüphesinin oluşmasına yol açabilmektedir. Bu hoş olmayan belirtilerden kurtulmak için de kişi yatmadan derhal önce ve uyanır uyanmaz sosyal ağları denetim ederek bu belirtilerden kaçmayı veya hafifletmeyi sağlamaya çalışmaktadır.Yüz yüze iletişimin yerini aldığı ve kişinin gerçek yaşamını engellemeye başladığı anda bu tür kullanımı bırakma çabaları içine girilmekte ancak çok da başarılı olunamamaktadır. Sosyal ağlardaki paylaşımlarda “Ya ben bilmeden bazı gelişmeler olur ve takip edemezsem” korkusuyla kendini gösteren bu durum, kullanımının sürdürülmesi bu tür iletişimi kullanan arkadaşların da teşviki veya sanal ortamdaki iletişimi gerçek yaşama taşıyıp merak uyandırmaları ile giderek daha büyük oranlarda sosyal ağlara bağlanma isteğinin yaşanmasına sebep olabilmekte. Kişi bu durumun sıkıntısını ayrım etmekte, psikolojik ve sosyal sorunlara yol açtığını görebilmekte ancak alışkanlığını bir türlü değiştirememektedir. *** Örneğin başkaları ile dışarıda vakit geçirmek yerine sosyal ağlara girmeyi tercih etme durumunuz artıyorsa veya yapılan her ektinliği paylaşıyor ve gelen cevapları merak etme durumu için neler önerileceğini somutlaşarak şöyle sıralayabiliriz: - İlk önce bir bağımlı olduğunuzu kabul edin. - Kendinize “Ben sosyal ağlar olmadan yaşamımı sürdüremiyorum. Bu vaziyet eskiden böyle değildi. Kendimi denetim etmeliyim. Bu benim için bir sorun” diyerek durumu kabul edin. - Daha sonraki adımda kullanım sürenizi kısıtlamayı deneyin. - Eğer kontrolünüzü aşıyorsa, bir süre bu ağlara hiç girmemeyi denemeniz gerekecektir. - Bu konuda ailenizden, arkadaşlarınızdan yardım ve destek isteyin. - Gerçek yaşamdaki sosyal aktivitelerinizi arttırın. Ancak bunları sosyal ağlarda paylaşmamak için kendinizi mutlaka engelleyin. - “Bu benim özel hayatım ve herkes nereye gittiğimi ne yediğimizi bilmek zorunda değil” diye düşünün. - Sanal dünya kötü değil ancak burada gerçeklerinizi yaratıp takılı kalmanız ve kendi yaşamınızı ertelemeniz bir sorun. - Arkadaşlarınıza bu durumu sanal paylaşım ortamınızdan aktarın. “Sizlere yanıt veremiyorum çünkü artık yüz yüze iletişiminizi tercih ediyorum benimle irtibata geçmek isteyenler lütfen bana telefonla ulaşın veya yüz yüze görüşelim” şeklinde bir mesaj bırakın. - “Bu bağımlıktan kurtulmayı denedim, olmuyor” diyorsanız, işte o vakit bir uzmandan yardım almak durumundasınız. Doç. Dr. Yıldız Ertürk
|