![]() |
![]() |
#1
|
|||
|
|||
![]()
Duyguların kontrolu
Duyguların kontrolü ve değişim basit değildir. Herhangi bir stresten veya depresif hâlden anîden kurtulup, bir aydınlanma süreci içine girmek hepimiz için vakit vakit zordur. Aksine çözmeye çalıştıkça karmaşık olaylar zinciri birbiri ardına eklenir. Oysa bastırılmış, su üstüne çıkmasına dayanamadığımız, yüzleşmekten korktuğumuz bir duyguyu didiklemenin getireceği huzursuzluğu yaşamadan, korkusuzca onunla yüzleşmeden değişim gerçekleşemiyor. Bastırmış olduğumuz herhangi bir his ve beraberindeki içgüdüsel dürtülerin bize ait olduğunu, onlardan korkmak ya da kaçmakla bir yere varamayacağımızı, aslında kendi üzerinde ciddî bir çalışma yapmamış bütün insanların eş his ve dürtüleri taşıdığını ayrım ettikçe huzursuzluğumuz azalabilir, azalmalıdır da. Birbirimizden sandığımız kadar da farklı değiliz ki! Sorunlar belli, ihtiyaçlar belli aslında yapılması gerekenler de belli de. Önce bir iç sıkıntısı, huzursuzluk tarzında ortaya çıkan, kendi varlığımızın tanımak istemediğimiz yanları; daha sonra onların da bizim bir hâlimiz olduğu ön kabulüyle biraz yatışır ve bir tür kendini olduğu gibi kabulleniş devri başlar. Bunun ardından da gerçek değişimi başlatacak olan karar alma ve uygulamayla ilgili olan dinamik dönemle karşılaşırız. Demek ki değişimin aşağı yukarı üç zorlu evresi vardır ve bu evreler tamamlanmadan değiştim demek yeni bir kandırmaca ve oyalamaca dönemini başlatmaktan ibarettir. Doğal olarak bir savunma mekanizması tarzında dinlenebilmek ve yeni bir dengeye adapte olabilmek için ara devrelere de ihtiyacımız olduğu da bir gerçek.Burada önemli olan husus kendimizi kandırmamaktır.Henüz şu yanımı değiştirebilecek gücü kendimde bulamıyorum ama ben bu noktayı gördüm diyebilmek değişim sürecini başlatmak demektir. Modern terapinin tüm yöntemleri bu yalın ve basit gibi görünen sözcüğü temel alır. Görmek cesareti ardından değişim arzusunu da getirir.Önemli olan kendimize yalan söylemekten vazgeçmek, kendimizle yüzleşmekten korkmamak. DUYGULARIMIZI TANIYOR MUYUZ? İnsan duyuları ve duyguları ile yaşayan bir varlık. Duyu ve duyguları önce tanımak sonra da denetim etmek yaşantımızın en önemli yönlerinden biri. Bizlerse çeşitli olayların üzerimizdeki yoğun baskısını çözmeye çalışmaktansa genellikle savunma mekanizmaları kullanırız. Eğer savunmaları çok çok kullanıyorsanız yaşamınızdaki önemli konulardan kaçıyorsunuz demektir. Duyguları iyi tanımak için savunma mekanizmalarımızı iyi tanımak gerekir. Savunmalara dayanarak yaşamak, acı dolu anılar ve yaşama küskün olmak duygularla başa çıkmanın tek yolu değildir. Kendimizi suçlu, kızgın veya kırgın hissettiğimiz gerçeğinden kaçmak yerine bu anıları ve duyguları su yüzüne çıkarıp tartmak, neyin bizi niye üzdüğünü anlamak ve neleri değiştirebileceğimizi görmeye çalışmakla bu sorunların yarattığı ve acıları azaltabiliriz. Newage Psikolojik Değişim Testi Savunma mekanizmalarını ne kadar kullandığımızı ölçmek için kendimize bazı testler uygulayabiliriz. Önemli kabul ettiğiniz bir olayınızı bir kâğıda yazın, tepkinizi düşünün, onu da yazın. Daha sonra tepkinizi şu üç soruyla ölçün. 1- Anlattığınız duruma tepki gösterirken neler hissettiniz? Tepkiniz bir duyguyu anlatmak tarzında mıydı? 2- Duruma karşı tepkiniz kızgınlık veya üzüntüyse, bu duygunun ne kadar yeterli olduğunu tartmaya çalışın. 3- Kızgınlığınız veya üzüntünüz kabul edilebilir bir ölçüde mi, yoksa karşılaşmak istemediğiniz daha derin ve daha gerçek bir duyguyu engellemek için mi bunları kullandınız? Duygusal savunmaları saptayabilmek için ciddî bir özeleştiri gerekir. Tepkinizin ilk yüzeyini aşıp daha derinlere inmeye çalışın ve buralarda hangi duygular olduğunu keşfedin. Objektif olmak içinse bir başka insanın aynı durumdaki tepkisinin makul olup olmadığını veya bir başka duygunun işe karışmış olup olmadığını düşünün. Duygusal savunmalar, altındaki acıyı gizlemek için yanlış bir biçimde ya da saptırarak kullanılan duygulardır. Çoğu insanın başvurduğu sulu gözlülük daha çok aşırı kızgınlığı gizlemek ya da suçluluk duygusunu kapatmak için kullanılır. Öfke ve kızgınlık da aynı biçimde devreye girer. Bu psikolojik testler ve kendi iç uzayını araştırma çalışmaları kapsamlı ve derin çalışmalardır. Her vakit tek başına yapılması da mümkün değildir. Çünkü en küçük bir hatamızı kabul etmemek için hiç farkında olmadan çeşitli savunma mekanizmaları devreye sokabilir, bu savunmaları biz bile ayrım etmeyebiliriz. Tam bir konuyu düşünecekken çalan telefonun sizden önemli olduğunu sanmak ya da yapılacak işlerin çokluğundan şikayet edip, daha dışsal işlere konsantre olup iç çalışmalardan kaçmak gibi. Güvendiğiniz bir uzman eşliğinde bu düğümleri çözmek, takıntıları ve eski lüzumsuz kabulleri aşmak hem daha basit hem de daha eğlencelidir. Öncelikle terapi, bireysel gelişim, bireysel danışmanlık gibi olguların gerekliliğini ve önemini ayrım etmeye daha doğrusu hissetmeye başla*****, yola çıkabiliriz. New Age adını verdiğimiz yeni çağ anlayışına yakışan bir uygulama. |