![]() |
![]() |
#1
|
|||
|
|||
![]()
ZEN
"Satori'ye Giden Sessiz Sözsüz Öğreti" "Gövde bilgelik ağacıdır / Zihin ise parlak bir ayna / Onu hep pak tutmalı ki / Üzeri toz tutmasın" yazmış Shen Hsiu Usta altıncı Zen Ustası olmak için duvara ve ertesi gün başka bir şiir varmış altında "Ne bilgelik ağacı var / Ne de parlak bir ayna/ Yok boşluktan başka bir şey / Toz nereye konacak?" Aşçı yamağı bu şiiriyle büyük bilge altıncı Zen Piri Hui Neng olmuş Binlerce yıldır süregelen gerçeği arayış her kültürde sembollerle sonraki kuşaklara geçirilmiş. Kimileri en büyük sırrın doğasının saklı olmak olduğunu, kimileri ise kuşaktan kuşağa en iyi aktarımın sözlü hikayeler, efsaneler, mitler ve sanatsal çalışmalar olduğunu iddia etse de muzip bir yan da sezilmiyor değil. Ezoterik gözle bakıldığında ne Yunan Tanrıları, Tanrı ne Mısır ilahları ilahdır. Tümü belli durum, his farkındalık ve bilinç düzeylerini kavramış insanların, esas kanunları kişileştirerek insan kılığında sunmalarıdır. Halkın kafasını çok yormadan dersler aldırmayı amaçlamışlardır. Zen'in anlattığı evrensel hakikate bu gözle bakıyoruz. Elbetteki bu satırların yazarı bir Zen Üstadı olmadığı ya da Satori'ye ulaşmadığı için size en az yorumla, aynen nakletmeye çalışacak. Açıklayacak düzeyde olduğunu iddia edenleri de kuşku ile incelemeli. Çünkü "Konuşan bilmiyor, bilen konuşmuyor" der tekrar aynı bilgeler. Eh! Öyleyse konuşalım ZEN NEDİR? Ünlü Bodhi Dharma, Sakyamuni Buda'nın aydınlanmasını, ritüellerle felsefelere süslenmemiş hakiki çekirdeğini Hindistan'dan Çin'e getirdiğinde aşkın bir hakikati anlatım eden Sanskritçe Dhyna ve Çince Ch'an kavramları da ülkeye ulaştı. Bu öğreti sonraları Japonya'ya Zen adıyla aktarıldı. Derler ki gözlerini kırpmayan bilge Bodhi Dharma'yı görmek ister Çin'in yüce İmparatoru. Karşısına getirilen adam sakince geçip karşısına oturunca öfkeyle bağırırır. "Saygısız! Çin'in imparatoru karşısında oturmak ha!" Bodhi Dharma aynen yanıt verir. "Evrenin efendisi karşısında oturmak ha!" İmparatorun şaşkınlığı öfkesini alteder. Konuştukça saygısı artar. Sonra sorar "Pek çok tapınak yaptırdım, pek çok hacıyı korudum. Nedir bunların karşılığı?" "Hiç bir şey" der Bodhi Dharma. Ürpertici yanıt tüm soruları yutar. Artık İmparator söyleyecek söz bulamaz. Onun anlatmasını ister gördüğü hakikati. "Koskoca bir boşluk, ebedi bir yokluk" der Bodhi Dharma. Evrenin tözünü yüzyıllarca betimleyecek cümle böylece duyulur. "Zen'in çıkış noktasını şöyle anlatırlar: Buda en iyi öğrencilerini toplar. Hep beraber bağdaş kurup otururlar. Artık en son hakikati anlatacaktır. Aydınlanmayı / Nirvana'yı / Satori'yi, öğretisinin çekirdeğini. Sessizce otururlar. Dakikalar geçer. Sükuneti hiçbirisi bozmaz. Sonra Buda elindeki çiçeği yavaşça çevirir. Bu hareketi gören öğrencisi Kasyapa gülümser ve çarpıcı kendiliğinden gelen Satori'ye (Aydınlanmaya) erişir. Böylece sessiz sözsüz hakikati anlatan, yıldırımlar kadar çarpıcı öğreti doğar" Zen'in doğrudan hakikati, asıl doğanızı ve evrenin temelini anlamaya yönelik neşeli, sıradışı bir tarzı vardır. Zen iki ekole sahiptir. Ansızın aydınlanmayı amaçlayan RİNZO ve meditasyonla oturarak aydınlanmayı amaçlayan SOTO. Her ne kadar kökenleri ansızın uyanmaya dayansa da Zen her iki kolda da büyük üstatlar yetiştirmiştir. Ustaların öğrencilere ansızın bağırdığı, sopayla vurduğu (inanılmaz ama gerçek!), iyi huylu üstadların ise aklı durduran Koanlar (paradoksal sorular) sorduğu bilinirdi. "Bir ormanda bir ağaç devrilse ve hiç kimse olmasa tekrar de ses çıkar mı?" , "İki elin sesi alkıştır ya tek elin sesi?" Kısa, çarpıcı, paradoksal soru aklın çözebileceği bir yanıt içermez. Anlamanın tek yolu yeni bir anlayışa geçmektir. Bizdeki Bektaşi dervişlerini hatırlatan hazır yanıt şaşırtıcı soruları ve hareketleri ile Japonya'da ün yaptılar. Ama derin saygı Zen ekolünün Japon kılıç kullanma sanatı ustaları Kendo Samurayları tarafından kabulüyle gerçekleşti. "Esasında düşmanımda ben de biriz. Onun ölmesi ya da benim ölmem arasında ayrım yok. Ama tekrar de ayrık otlarını söker, yeşil çimenleri besleriz" |