![]() |
![]() |
#1
|
|||
|
|||
![]()
Tajfel'in sosyal kimlik teorisine (1971, 1978) esas oluşturan deneysel çalışmalarında kullandığı deneysel desene gönderen asgari öbek paradigması (minimal group paradigm) ya da modeli, deneysel ortamda, sosyal kategorizasyonun tek bağımsız değişken olduğu durumu anlatım etmektedir. Bu tecrübe deseninde, gruplar arası ayrımcılıkta etkili olabilecek tüm diğer değişkenlerin elendiği var sayılmakta ve salt 'biz' ve 'onlar' şeklinde (veya 'X'i sevenler' ve 'Y'yi sevenler') oluşan iki grubun varlığının, yani asgari düzeyde bir kategorilendirmenin ayrımcı tutum ve davranışlara yol açıp açamayacağı incelenmeye çalışılmıştır.
Tajfel'in araştırmasında asgari öbek paradigması şu şekilde hayata geçirilmiştir: Denekler, yazı-tura atma yoluyla tamamen rastlantısal olarak iki gruba ayrılmıştır; iki öbek arasında hiç bir çıkar çatışması veya rekabet söz konusu değildir; denekler tamamen anonim kalmışlardır; deneklerin arasında herhangi bir iletişim veya etkileşim yoktur, vb. Asgari öbek paradigması, bireylerin keyfi olarak iki gruba ayrılmasının, önyargı ve ayrımcılığın ortaya çıkmasıyla ilişkisi konusundaki araştırmaların kullandığı bir paradigma sayılabilir. Tajfel'den önce Rabbie ve Horwitz (1969), bireylerin keyfi olarak 'yeşil grup' ve 'mavi grup' şeklinde ikiye ayrılmasının, iç öbek lehinde ve dış öbek aleyhinde bazı değerlendirmelere yol açtığını Öne sürmüştür. Tajfel ve arkadaşları, söz konusu gruplandırmanın diğer planlardaki sonuçlarına da dikkati çekmiştir. Tajfel sonrası yapılan araştırmalarda (Lorenzi-Cioldi ve Clemens, 2001), gerçek hayatta, gruplar arası çatışmaların çoğu kez statü ve güç bakımından birbirinden farklı gruplar arasında ortaya çıktığına dikkat çekilerek asgari öbek paradigmasının boşlukta bıraktığı bazı hususlar giderilmeye çalışılmıştır. Örneğin laboratuvarda oluşturulan grupların statüsü, gücü ve sayısal büyüklüğü sistematik olarak manipüle edilmiştir (Sachdev ve Bourhis, 1991). __________________ |