![]() |
![]() |
#1
|
|||
|
|||
![]()
Panik atakta önemli olan kişinin sorunlarını doğru analiz etmesi ve yardıma açık olmasıdır.
Panik bir anlamda egonun kendisini tehdit altında hissetmesidir. Panik umumi anlamıyla dış dünyadan gelen bir tehlikeye karşı gelişen tepki, korkudur. Paniği anlamamız için insan varlığını sadece biyolojik değil psikososyal boyutlarıyla kavramamız gerekir. Korkan insan, bedeniyle ve iç güdüleriyle tepki verir. Korkan insan ya kaçar ya da korktuğu nesne ya da durumla savaşır. Kaçamayınca ya da kaynağı yok edemeyince ise ağırbaşlı zorlanma yaşar. Atağın başlangıcı ve tetikleyen etkilerin varlığı ya da yokluğuna dayanarak üç farklı panik ataktan söz edilebilir: Beklenmedik panik ataklar: Atağın başlangıcının tetikleyici bir faktörle ilişkisinin bulunmadığı, yani hiç sebep olmaksızın birdenbire ortaya çıkmasıdır. Duruma bağlı panik ataklar: Panik atağın derhal her zaman, örneğin bir yılan veya bir köpek görme gibi tetikleyici bir etkenle karşılaşma durumunun derhal ardından ya da karşılaşacağının düşünülmesi sonucu ortaya çıkmasıdır. Durumsal olarak eğilim gösterebilen panik ataklar: Genelde tetikleyici bir etkenle karşılaşmanın derhal ardından ortaya çıkan, ancak her vakit için bununla bağlantılı olmayan ataklar. DEĞİŞKENLİK GÖSTERİR Panik bozukluk; tekrarlayıcı, beklenmedik panik atakları ve en az bir panik atağı izleyen olası bir atakla ilgili belirtilerin olduğu bir kaygı bozukluğudur. Panik arıza yaşayan kişiler aniden, hiç bir uyarı olmaksızın gelen ve tekrarlayan terör duygusu yaşarlar. Bir atağın ne vakit olacağını tahmin edemezler ve ataklar arasında bir sonraki atağın nerede ve ne vakit geleceği ile ilgili endişe ederek yoğun kaygı geliştirebilirler. Panik bozukluğunun esas klinik özelliği, yineleyici nitelikli beklenmedik panik ataklarıdır. Ancak bozukluğun ileri aşamalarında kişiler sıklıkla duruma bağlı ataklar da geçirebilmektedirler. Panik ataklarının sıklık ve şiddeti değişkenlik gösterir. Örneğin, bazı bireylerde aylarca sürebilen bir vakit dilimi içinde ortalama haftada bir girişken görülebilir. Bazıları ise haftalar, hatta aylar boyunca girişken geçirmeyebilirler. Genellikle haftada bir girişken ölçütünden daha sık ya da seyrek ataklar görüldüğü söylenebilir. ÖLÜM KORKUSU Bir panik girişken sırasında ölüm korkusu, delirme korkusu, kontrolünü kaybetme korkusu gibi romantik bulgulara ek olarak çarpıntı, göğüs ağrısı, bayılacakmış gibi olma ve soluk darlığı gibi kardiyovasküler belirtiler ön planda hissedilir. Bunun sonucu olarak hastalar, bir yürek krizi geçirdikleri düşüncesi ile sık sık acil servislere başvururlar. Ölüm korkusu ile hastaneye başvuran birçok hasta, kendini burada güvende hisseder. HASTALIĞIN TARİHÇESİ Panik atağın geçmişi 1860'lardaki Amerikan İç Savaşı'na kadar uzanır. Bir hekim askerler arasında herhangi bir yapısal arıza bulunmamasına rağmen şiddetli göğüs ağrısı, çarpıntı ve diğer kardiyak bulgularla seyreden bir tablo belirler ve bu tabloya da 'irritable kalp' adını verir. Sigmund Freud ise bu duruma 'anksiyete nevrozu' adını vermiştir. |