![]() |
![]() |
#1
|
|||
|
|||
![]() Her ne kadar günümüzde tamamen doğal ve normal bir olgu olduğu ispatlanmışsa ve tüm ilim camiası tarafından kabul edilse de, 1960'lı yıllarda eşcinsellik zihinsel bir hastalık olarak görülmekteydi. Bu sebeple, eşcinsel olduğunu ayrım eden sayısız insan, bu "hastalıktan kurtulmak" ve "gerçek cinsiyetine dönmek" amacıyla yollar aramaktaydı. Bu da, dönemin ilim insanlarını "caydırma terapileri" adı altında yöntemler geliştirmeye zorlamaktaydı. Geliştirilen deneysel düzeydeki terapiler, acı veren elektrik şokları ve kişilerin kusmalarına sebep olan ilaçların vücuda enjekte edilmesini dahi içeriyordu. Bu acı dolu ve istenmeyen uyaranlarla eşzamanlı olarak bireye zorla, görselde de gördüğünüz gibi gözlerini açık tutmaya zorlayarak eşcinsellik ile ilgili görseller gösteriliyordu. Bu sayede eşcinsellerin beyinlerine, eşcinselliğin kötü bir şey olduğu şartlandırması yapılmaya çalışılıyordu. Yani kişiler, eşcinsellik ile acıyı ilişkilendireceklerdi. Tam da bekleneceği gibi, bu tedavilerin hiçbir faydası olmadı ve "düzelme" görülen tek bir örnek dahi tespit edilemedi. Tam tersine, bu tedaviye başvuranların derhal hepsinde ağırbaşlı psikolojik çöküntüler yaşandı ve kayıtlara geçenler arasında en azından 1 vakada, uygulanan terapi sırasında fert komaya girerek öldü. 1994 senesinde Amerikan Psikiyatri Derneği (APA), bu uygulamaların tamamının iş yaramaz, tehlikeli uygulamalar olduğunu duyuru etit. 2006 yılından beridirse APA'nın koyduğu standartlara göre bu tip uygulamaların tamamı etik kurallarına aykırı olarak geçmektedir. Zaten 21. yüzyılın başlangıcıyla beraber genetik ve sinirbilim alanında yapılan atılımlar sayesinde, eşcinselliğin en az erkek ya da kadın olmak kadar normal olduğunun anlaşılmasıyla, bu terapilere talep de neredeyse tamamen yok oldu. Öyle ki, artık APA önderliğinde tüm Amerika ve Avrupa'da "eşcinsellikten caydırma terapileri" yerine "eşcinselliği kabullenme terapileri" düzenleniyor. Bu terapilerde, eşcinselliği anlamayan ve hastalık olarak görenlerin bilgilenmesi ve sebep yanlış düşündüklerinin anlatılması uygulamaları yürütülüyor. Söylemeye gerek yok, bu terapilerde ne zorlama var, ne kusturan iğneler var, ne de acı dolu elektrik şokları var... O dönemlere ait araştırmalar yürüten Psikolog Dr. Martin E. P. Seligman, o dönem bu terapilerle ilgili yapılan araştırmaların şaşırtıcı derecede başarılı sonuçları olduğunu söylüyor. Öyle ki, bazı araştırmalarda terapi uygulanan erkeklerin P'sinde eşcinsel davranışlar ve dürtülerin yok olduğu iddia ediliyor. Ancak Seligman, sonradan yapılan incelemeler sayesinde, bu araştırmaların hatalı olduğunun anlaşıldığını anlatıyor. Örneğin, P olarak sayılan kişilerin çoğunun aslında zaten gay veya lezbiyen değil, biseksüel oldukları, dolayısıyla kendi cinsiyetiyle beraber olmak konusundaki dürtülerini çok daha basit bastırabildiği ortaya çıkarıldı. Dolayısıyla eşcinselliği "tedavi" etmeye çalışmanın, "erkekliği" tedavi etmeye çalışmaktan farksız olduğu artık biliniyor. Konuyla ilgili aşağıdaki makalemize göz atabilirsiniz: Eşcinsellik ve Evrim Hazırlayan: ÇMB (Evrim Ağacı) |
![]() |
Etiketler |
caydırma, eşcinsellikten, terapileri |
|
|