Kpss Öğrenme Psikolojisi Gözlem yoluyla öğrenme (Sosyal öğrenme) Kuramı
Kpss Öğrenme Psikolojisi Gözlem yoluyla öğrenme (Sosyal öğrenme) Kuramı İnsanların, birçok karmaşık davranışı, uzun pekiştirmeler olmadan sadece gözleyerek öğrendikleri görülmektedir. Örneğin aş yeme, parmak kaldırarak söz isteme, öğretmen geldiği vakit sessiz durma, oyun oynama gibi... Bu tür öğrenmeleri açıklayan en önemli kuramlardan biri, gözlem yoluyla öğrenme kuramıdır. Bu kuram değişik kaynaklarda taklit yoluyla, model alarak ya da sosyal öğrenme olarak da anılmaktadır. Bu öğrenme kuramının öncüleri N.E.Miller, J. Dollard ve A. Bandura’dır. Çocuklar, çevrelerindeki kişilerin davranışlarını ve bu davranışların sonucunu sürekli gözlerler. Gözledikleri davranışlardan pekiştirilenleri taklit ederken, sonucu müspet olmayan davranışları taklit etmezler. Bu nedenle modeli veya taklit etme de bir tür edimsel koşullanmadır. Koşullu öğrenmede fert kendi tecrübelerine dayandığı halde, sosyal öğrenmede başkalarının tecrübelerinden yararlanarak öğrenir. Bir davranışın öğrenilmesi için, bireyin bu davranışın sonucunu yaşayarak öğrenmesi gerekmez. Örneğin köpek tarafından ısırılan ya da salıncaktan düşen bir çocuğu gözleyen biri, köpek ve salıncaktan korkabilir. Günlük yaşantımızda gözleyerek öğrendiğimiz pek çok davranış vardır. Bandura, insanların çevrelerindeki kişilerin davranışlarını gözlediklerini, buradan bazı sonuçlar çıkararak kendileri için yararlı olan davranışı yaptıklarını öne sürmüştür. Örneğin, önündeki arabanın bir çukura ya da kasise girerek sarsıldığını gözleyen sürücü, arabasına ziyan vermemek için gözlediği davranışı taklit etmez. Bandura’ya göre model alınan, gözlenen davranışların bireyin belleğine kodlanması ve gerektiği vakit hatırlanması gerekir. Bu özelliklerinden ötürü gözlem yoluyla öğrenmenin bilişsel boyutu da vardır. Bandura’ya göre, gözlem yoluyla öğrenmede (model almada) dikkat, hatırlama, yeniden üretme ve pekiştireç olmak üzere 4 esas süreç vardır. Dikkat (Attention): Model alınan davranışın doğru taklit edilebilmesi için öncelikle model alınan davranışa dikkat edilmesi gerekir. Kişi, duygularıyla birlikte tüm dikkatini beğendiği ve taklit etmek istediği davranışa yöneltir. Hatırlama (Retention): Gerektiğinde taklit etmek için modelin tüm davranışlarını belleğe kodlamak gerekir. Çünkü gözlenen davranış genellikle gözlemden derhal sonra taklit edilmeyebilir. Fert gözlediği davranışı yeri geldiği vakit da kullanabilir. Davranış belleğe görsel, sözel ya da sembolik olarak kodlanabilir. Yeniden Üretme (Reproduction): Model alınan davranışın gösterilmesi için bireyin gözlemlerini kendi davranışına dönüştürebilmesi gerekir. Bu kimi tam taklit olmayabilir: çevre şartları, bireyin fiziksel gücü ve imkanları, vakit vs model alınan davranışın biraz farklı üretilmesine sebep olur. Pekiştireç (Motivation, Reinforcemenet): Taklit edilen davranış çevrede beğenildiyse tekrar edilir, beğenilmediyse çok tekrar edilmez ve zamanla söner. Sosyal Öğrenme Kavramının Eğitimde Uygulanması Müsait Model Bulunması A) Öğretmenler öğrencilerin dikkatini hangi davranışı model almalarını istiyorlarsa o davranışa doğru yönlendirmelidirler. Öğrencilerin sorun çözme ve araç gereç kullanma becerileri kazandıracak faaliyetlerde öğretmen ilk önce yapılacak işlerde kendini model olarak sunabilir. B) Yeni davranışların kazandırılmasında öğretmenin müsait model olması önemlidir.Öğretmenin kullandığı dil ve kelimeler, öğrencilere karşı tutum ve davranışları öğrenciler tarafından model olarak alınır. C) Öğrencilerin öğrendikleri davranışışlar modeller yoluyla pekiştirilebilir.Bilinen davranışışların modeller tarafından uygulandığıığını gözlemlemek o davranışışların güçlendirilmesini sağlar. D) Sosyal öğrenme kuramında öğretmenlerin sınıfta model olma durumu öğretmenin niteliği ile doğru orantılıdır. Eğer öğretmen öğrencileriyle iyi ilişki içinde ise öğrencilerine model olabilir. Öğretmenin çalışışma planı, standardı, ilkeleri ve öğrenciye karşışı müspet tutumu iyi bir model olmasına katkı sağlar. E) Bazı durumlarda çok iyi bir öğretmen sınıfta belki çok az bir öğrenci gurubu tarafından model alınabilir. Bu durumlarda öğretmenin görevi öğrencilerin beklenti ve amaçlarını tanıyorsa onlara istendik davranışışlara dikkat etmelerini ve model olmalarını sağlamaya çalışışmalıdır. F) İstenilen davranışıışın güçlendirilmesi ve istenmeyen davranışın sonlandırılmasında bu kuramın ilkeleri benimsenebilir. Öz Yeterliliğin Geliştirilmesi Başaramama korkusu yaşayan öğrencilere öğretmenin yapacağırehberlik iki yoldan olabilir: 1) Yapılacak faaliyetler alt birimlere bölünüp öğrenciye belli aşamalar halinde verilerek başarma duygusu geliştirilir. 2) Öğrenciye diğer bir öğrenci veya öğretmen tarafından destek verilerek etkinlik tamamlattırılır ve böylece başarma duygusu gelişir. Bireyin yapmış olduğu işlerde başarılı olması kişinin gelecekte eş faaliyetlerde tekrar başarılıolacağıduygusunu geliştirir ve bu his öz yeterliliğin temelini oluşturur. Sosyal öğrenme Kuramının Esas Kavramları Dolaylı pekistireç (Vicarious Reinforcement) : Gözlemlenen davranış sonuçları gözlemleyeni bilgilendirmekle kalmaz onun davranışı yapma güdüsünü de artırır. Ama gözlemlenen davranışın sonucu, gözlemleyen için anlamlı ve değerli olmalıdır. Gözlemleyenin davranışı yapabileceğine inanması gerekir. Çünkü, di*ğerlerinin başarısı veya başarısızlığı gözlemleyenin kendi kapasitesini gözden geçirmesine yardımcı olacaktır. Modelin yapmış olduğu davranışlarda ödüllendirilmesi, gözlemleyenin o davranışı taklit etmesini güçlendirecektir. Hatta yapılan davranış zor ve zevkli olmasa da sonunda ödül olduğundan dolayı gözlemleyenin o davranışı taklit etme eğilimi İçine girmesini sağlayacaktır. Sınıfta öğretmenin istendik davranışı gösteren.öğrencileri övmesi ve yüceltmesi diğer öğrencileri, istendik davranışı yapmaları yönünde cesaretlendirir. Modelin yapmış olduğu davranış sonunda almış olduğu cezanın gözlemlenmesi, gözleyenin 0 davranışı yapma eğilimini azaltır veya ortadan kaldırır. Dolaylı ceza (Vicarious Punishment): Modelin yapmış olduğu davranış sonunda almış olduğu cezanın gözlemlenmesi, gözleyenin o davranışı yapma eğilimini azaltır veya ortadan kaldırır. Örneğin, arkadaşının trafik kurallarına uymadığın*dan dolayı bir yıl ehliyetine el konulmasını gözlemleyen birinin aynı hataları yap*mamaya özen göstermesi gibi.. Dolaylı duygusallık (Vicarious Emotion): Korkuların birçoğu doğuştan getirilmez, çevredeki kişilerin tepkileri gözlenerek öğrenilir. Örneğin, evde bir sıçan görüldü*ğünde çığlık atarak sandalyenin üzerine çıkan anneyi gören çocuk, farenin korkulacak bir yaratık olduğu sonucuna varır ve anneyi taklit eder. Bu vaziyet aynı şekilde korkuların giderilmesinde de geçerlidir. İnsanlar korkularını yenmek için diğer insanların korkulan şeylere karşı gösterdiği davranışı göz*lemleyerek korkularını ortadan kaldırabilir . Örneğin, Bandura'nın yaptığı bir tecrübe bunu kanıtlamıştır. Denekler, köpeklerden çok korkan mektep öncesi çağındaki çocuklardı. Köpekler*den korkmayan başka bir çocuk model olarak kullanıldı. Sekiz kısa seans süre*since çocuklar, model olan çocuğun köpekle temas etmesini ve temasın aşama*lı olarak artmasını seyrettiler. Model, başlangıçta köpeği kapalı bir yerdeyken ok*şuyordu ve giderek daha çok temas ediyordu. Nihayet son seansta, köpeğin ka*palı bulunduğu yere girerek hayvana sarılıyor, aş yediriyor ve onunla oynu*yordu. Daha sonra denek olarak bulunan çocukların köpeğe nasıl davrandıkları gözlenerek sınandı. Çocukların çoğu önce çekingen ama sonra rahatça köpeğe yaklaştılar ve temas ettiler. Modellerden öğrenme: Sosyal öğrenme kuramının en önemli öğesi modeldir. İn*sanların bir davranışı öğrenebilmeleri için, o davranışın başkaları (model) tara*fından nasıl yapıldığını görmeleri gerekmektedir Model olan kişi gözlemlenerek neler öğrenilebilir? * Yeni bilişsel beceri ve davranışlar öğrenebilir. * Öğrenilenleri güçlendirir veya söndürür. Modelin yapmış olduğu davranışlar ve sonuçlarını gözlemleyerek neyin yapılabileceğini ve neyin yapılmaması gerektiğini öğrenir. * Model gözlemlenerek sosyal güç ve motivasyon sağlanabilir. * Model gözlemlenerek çevrenin ve nesnelerin nasıl kullanılacağı öğrenilebilir. * Model gözlemlenerek romantik tepkilerin nasıl ortaya konulacağı öğrenilebilir. İnsanların toplumsal yaşantılarında modelleri seyrederek öğrenmeleri oldukça yaygındır. İnsanlar her gördü*ğü davranışı almazlar veya taklit etmezler. Gözlemleyene, davranışların dolaylı etkisi, sadece sonuçlardan değil, modelin karakteristik yapısından da kaynakla*nır. Model ile gözlemleyenin ıra benzerlikleri veya özellikleri davranışın tak*lit edilmesi oranını artırır. O halde, model ile gözlemleyen arasındaki etkileşim*de bazı esas özellikler bulunmalıdır. Yaş- İnsanlar kendi yaşlarına yakın modeller seçerler. Cinsiyet- İnsanlar kendi cinslerinin davranışını daha çok model alırlar. Karakter- İnsanlar çoğu vakit toplumda öne çıkmış iyi karakterli ve insan ilişkileri iyi olan kişileri örnek alırlar. Okullarda, öğrenciye değer veren öğret*menler diğer öğretmenlerden daha çok model alınırlar. Benzerlik- insanlar kendilerine müsait ve benzeyen kişileri daha çok model al*ma eğilimindedirler. Ortak noktaların olması model alınmayı müspet etkiler Statü- Yüksek statülü modeller düşük statülü modellerden daha çok etkilidirler. Okullarda öğretmenler öğrencilerden daha çok model alınırlar veya şef öğrenciler (spor veya sosyal faaliyetlerde başarılı olan) daha çok model alınır. Sosyal öğrenme Kuramının Dayandığı Esas İlkeler Sembolleştirme Kapasitesi: Bandura'ya göre, insanlar dünyada gördüklerini zihinlerinde sembolleştirmek. Semboller insanların zihninde dünyadaki gördük*lerinin temsilcileridir. Bu durum, insanlara düşünme ve düşüncelerini anlatım etme*de dili kullanma gücünü sağlar. Geçmişte yaşadıklarının ışığında geleceği de*ğerlendirmeye çalışır. İnsan için gerçek olan o anda sadece gördüğü ve duydu*ğu varlıklar ve olaylardır. Diğerleri ise deneyim ve düşünce olarak zihnindeki sembollerdir. İnsanın beyninde kendi kapasitesine müsait sanki bir kayıt cihazı her şeyi kaydeder, kaydettiklerini hatırlamak için ise sembollerle kodlama yapar. Gelecekle ilgili beklentileri, kaygıları ve umutlarını tekrar bu zihnindeki semboller ışığında değerlendirir. insanlar geçmişte yaşadıklarını, düşünce ve sembollerle zihinlerine kodlayarak ileriye dönük plânlar yapma gücüne sahiptirler. İnsanlar beklentilerini karşılama durumunu dikkate alarak hedefler oluştururlar ve gelecekle ilgili planlar yaparlar. Gelecekte başkalarından göreceği olası davranışlara nasıl davranması gerektiği ile ilgili ön hazırlık yaparlar. Kısacası düşünce davranıştan önce gelir. Öngörü Kapasitesi: Başkalarının davranışlarını ve o davra*nışların sonuçlarını gözlemleyerek öğrenirler. Elbette insanlar kendi yaptığı dav*ranış ve sonuçlarından da öğrenirler ama bu vaziyet insanın öğrenme kapasitesini sınırlar. Başkalarının deneyimlerinden öğrenilmesi insanların öğrenme ka*pasitesi ve hızını yükseltir. Kendini Düzenleme Kapasitesi: Sosyal öğrenme kuramının esas ilkelerinden biri de bireyin kendini biçimlendirme potansiyeli olduğunu kabul etmesidir. Çün*kü insanlar kendi hayatlarını denetim etme ve düzenleme gücüne sahiptirler. Bes*lenme, çalışma vaziyet ve şekilleri, toplumda yaşayış biçimleri, dinlenme ve eğ*lenme biçimleri gibi tüm kişisel işlerde insanlar kendi yaşantılarını başkalarına göre değil kendilerine göre ayarlayabilirler. Kendini Yargılama Kapasitesi: Sosyal öğrenme kuramının son ve en önemli ilkesidir. İnsanlar kendileri hakkında düşünür ve düşündüklerini açıklayabilir. Bi*reyler kendi fikirlerini ve düşüncelerini uyguladıktan sonra sonuçları değerlendi*rir ve kendisini yargılayabilir. İnsanın kendinin farkında olması ve kapasitesi ile yapacağı iş arasında değerlendirme yapması, bireyin öğrenme sürecinde önem*li bir durumdur. Bu olgu öz-yeterlik (self-efficacy) kavramıyla açıklanmıştır.
|