Fiziksel Hastalıklar Ruhunuzu Yaralamasın
Fiziksel Hastalıklar Ruhunuzu Yaralamasın Hayat bu, bir gün başınıza öyle bir hastalık gelebilir ki yaşam düzeniniz ani altüst olabilir. fiziksel hastalıklar bedeni olduğu kadar ruhu da menfi etkileyebilir. Anksiyeteden panik atağa kadar farklı rahatsızlıklara yol açabilecek bu durumda devreye giren psikiyatrik tedavi hayata yeniden farklı bir gözle bakmanızı sağlayabilir Bir gün, hiç beklenmedik bir anda, üstelik daha pek çok şey yapmayı planlarken, ölümcül ya da kronik seyirli ve tedavisi zor olan bir hastalık ortaya çıkarsa, ne olur? İşte o andan sonra çok şey değişir insanın yaşamında. Gelecekle ilgili planlar ve umutlar yerini hüzne, karamsarlığa ya da pişmanlığa bırakıverir aniden. “Neden ben?” sorusu insanın beynini kemirir günlerce. Hastalığa hazırlıksız yakalanmak, istikbal planlarını ertelemek, öncelikleri değiştirmek zorunda kalmak yoğun acı verir insana. Yaşam süresinin kısaldığı, zamanın az kaldığı düşüncesiyle geçmiş gözden geçirilir sık sık. Çoğu kez bunu pişmanlıklar, öfke, gücenme, suçlayıcılık duyguları takip eder. Yaşanan bu ilk şokun ardından artık eskisi kadar zinde olamamanın sıkıntısı başlar önce. Performans kaybı nedeniyle, yoğun bir tempolu yaşamdan sedantel bir döneme geçmek hiç de basit değildir zira. Buna bir de tedavinin yan etkileri, vücutta oluşan deformiteler ve en önemlisi de ölüm korkusu eklenince, pek çok kişi için yaşam adeta bir kabusa dönüşüverir bir anda. İçsel dünyada gelişen büyük yaralar anksiyeteden depresyona, panik ataktan öfke nöbetlerine kadar pek çok sorunu da beraberinde getirir. Peki fiziksel hastalıkla beraber gelişen psikiyatrik belirti ya da hastalıklara karşı ne yapmak gerekiyor? Acıbadem Hastanesi Onkoloji ve Nörolojik Bilimler Hastanesi Psikiyatri Uzmanı Doç. Dr. Pakize Geyran, bu noktada psikiyatrik tedavinin mutlaka devreye girmesi gerektiğine dikkat çekerek, "Fiziksel hastalığın ardından gelişen psikolojik belirtiler ya da hastalıklar kişinin yaşam kalitesinin düşürebileceği gibi, intihar girişimlerine de yol açabiliyor. Dolayısıyla, ruhsal sıkıntıların görmezden gelinmemesi büyük önem taşıyor" diyor. KAYGILI BİR DÖNEM Fiziksel hastalıklar bedeni olduğu kadar duyguları, düşünceleri ve ilişkileri de etkileyebiliyor. Hastalığın özelliklerine, etkilenen organa, hastanın içinde bulunduğu ekonomik ve sosyal koşullara göre matem, panik, suçluluk ve inkar gibi kaygılar ya da tepkiler ortaya çıkabiliyor. Bunun sonucunda anksiyete, depresyon, panik girişken ya da intihar girişimleri gibi acil müdahale gerektiren psikiyatrik tablolar da gelişebiliyor. Akut, yani ani başlayan bedensel hastalıklarda umumi anlamda hastalığın ilk döneminde en sık anksiyete, yani kaygı durumunun gelişiyor. Hastalık süresi uzadıkça bu tabloya karamsarlık ve ümitsizlik gibi depresif belirtiler de ekleniyor. Bedensel hastalığa ahenk sürecinde en sık kullanılan savunmalar ise inkar ve minimizasyon. Bu tip savunmalar hastanın anksiyetesiyle baş edebilmek amacıyla gelişiyor. Tedaviyi kabul etmede, belirtileri önemsemede bir mesele yaratmadığı ölçüde bu tip savunmalar erken dönemde fayda sağlıyor. Kimileri fiziksel hastalığa basit ahenk sağlarken, kimilerinin ise tanı konulmasının ardından tüm yaşantısı altüst olabiliyor. Bu noktada, hastanın strese olan toleransı büyük önem taşıyor. Çünkü hastalığı yaşayan derhal herkeste ortaya çıkan tepkilerin niteliği ve şiddeti, yaşadığı günlük sıkıntılar ya da geçmişteki bir travma nedeniyle strese toleransı düşük kişilerde daha yüksek düzeyde seyrediyor. Doç. Dr Geyran, psikiyatrik tepkiler ve tedavilerin, sinir sisteminde oluşan geçici biyolojik değişiklikler, hastanın kişilik yapısı, his durumu ve çevresel faktörlerin yer aldığı çok boyutlu bir değerlendirme gerektirdiğini vurguluyor. İYİLEŞMEYİ GECİKTİRİYOR Fiziksel hastalıklarda gelişen davranışsal ve ruhsal sorunlar yaşam kalitesini, tedaviye uyumu, tedavi ve bakım sürecini, hastalığın seyrini, iyileşmeyi ve tedaviye olan yanıtı menfi yönde etkiliyor. Ruhsal -davranışsal tepkiler, müsait psikolojik yaklaşımla engellenebiliyor veya ortadan kaldırılabiliyor. Ancak vakit vakit fiziksel hastalıklara eşlik eden psikiyatrik belirtilerin ya da hastalıkların atlanabildiğine dikkat çeken Doç. Dr. Geyran, “Bu da intihar girişimi gibi riskli ve ağırbaşlı durumlara müdahale edilmesini geciktirebiliyor. Psikiyatrik sorunların tedavi edilmemesi aynı zamanda bedensel hastalığın iyileşme sürecini de uzatıyor. Fiziksel hastalıklara eşlik eden psikiyatrik tablonun atlanmaması, hastanın sağlığı açısından büyük önem taşıyor” diyor. Fiziksel hastalığın psikolojik etkilerinin yanı sıra sebep olduğu biyolojik değişiklikler nedeniyle ruhsal etkilere de yol açtığı unutulmamalı. Meme kanseri tanısıyla organ kaybı yaşayanlar, uzun dönem kısırlık tedavisi görmelerine rağmen çocuk sahibi olamayanlar, böbrek yetmezliği nedeniyle diyalize bağlanmak zorunda olanlar ya da karaciğer gibi organ atama ameliyatı bekleyenler, bir başka deyişle ağırbaşlı bir fiziksel hastalığın etkisi nedeniyle yaşamlarını yeniden düzenlemek zorunda kalabilirler. Ve bu yeni vaziyet ahenk sağlamakta büyük güçlük çekebilirler. Mevcut savunmaların gücü, sosyal güvence ve çevresel destek bu tip ağır hastalıkların getirdiği sorunlarla baş etme konusunda yeterli gelemeyebiliyor. Geçmişte yaşanan ya da halen devam eden psikiyatrik sorunlar da fiziksel hastalıkla baş etmede güçlük yaratabiliyor. Örneğin geçmişinde bir travma yaşayan ya da depresyon geçiren kişiler, gelişen fiziksel hastalıkla baş etmekte daha çok zorlanabiliyor. İşte bu noktada devreye mutlaka psikiyatrik tedavinin girmesi gerekiyor. Özellikle fiziksel hastalığın ilk döneminde ya da tekrarlayıcı ataklarında, hekim ziyaretlerini aksatmamak, önerilen ilaçları kullanmak, yakınların ya da arkadaşların bakım ve yardımlarını istemek, gelişen yeni duruma müsait olmayan aktivitelerden vazgeçmek gerekiyor. Doç. Dr. Pakize Geyran, belirtilerin denetim altına alındığı dönemlerde ise bunun aksine hastalık davranışının tek ve tek tutum olarak sürdürülmemesi gerektiği uyarısında bulunarak sözlerine şöyle devam ediyor: “Hastalığın erken döneminde bu rolün benimsenmesi, doktorla işbirliğini ve tedaviye uyumu pekiştirdiği için önemli. Ancak bu rolün tek sosyal rol olarak benimsenmesi lüzumsuz hekim ziyaretlerine ve ilaç kullanımına sebep oluyor”. NASIL TEDAVİ EDİLİYOR? Doç. Dr. Pakize Geyran, hem kendi çabası hem de çevresinin desteğine rağmen ruhsal sıkıntılarıyla baş edemeyen hastaların psikiyatrik yardım alması gerektiğini belirtiyor. Peki, tedavide nasıl bir yöntem izleniyor? Fiziksel hastalığın ardından gelişen psikiyatrik sorunlarda hastaya destek ve güven vermek, ona kaygılarının ortadan kalkması için vakit tanımak gibi yaklaşımlar büyük fayda sağlıyor. Ancak bu noktada hastada aşırı bağımlılık tutumunun gelişme riskinin de akılda tutulması gerekiyor. Tedavide medikal yöntemlerle psikoterapi entegre ediliyor. Bu yaklaşımın altında, fiziksel işlevlerle psikolojik yanıtlar arasında karşılıklı bir etkileşimin kabulü yatıyor. Hastalığın erken döneminde şaşkınlık, endişe, kaygı, olarak dışa vuran şok etkilerin yatıştırılmasında, yaşanan distresin söze dökülmesi destekleniyor. Uygulanan medikal tedavi ve psikoterapiyle hastanın kaygı düzeyinin düşürülmesi, karamsarlık ve endişe yaratan düşünce ve algılamaların değiştirilmesi hedefleniyor. Hastanın, hastalıkla beraber yaşamaya ahenk sağlaması için yeniden planlaması gereken istikbal planları ve kimlik beklentilerini şekillendirmede destek olunuyor. Ortaya çıkan depresif belirtilerin şeddeti çok ağır ise, ölüm düşüncesi gibi çok ağırbaşlı psikiyatrik belirtiler gelişmişse, vakit kaybetmeden medikal tedaviye başlanabiliyor. Evlilik ve aileye ait sorunların tedaviyi menfi etkilediği koşullarda, hastanın ailesine de psikoterapi uygulanabiliyor.” PSİKİYATRİK YARDIM GEREKTİREN DURUMLAR Uykusuzluk, karabasan görmeUmutsuzluk, çaresizlik, suçluluk duygusuZihinsel karışıklık, hafıza bozukluğuAğlama nöbetleriHastalık ve tedavi sürecine ahenk sağlama güçlükleriKişilik değişimleriMadem tepkileriMesleki ve sosyal işlevlerden fiziksel hastalıkla uyuşmayan ölçüde uzaklaşma, kendini yalıtmaSürekli kaygı ve karamsarlıkGünlük ve kısa süreli planlar yapamamaKarar verme güçlükleriHer şeyi olumsuza yormakAşırı alınganlık, gücenmeBaşkalarını kendisine acıdığı hissine kapılmaAni öfkeli tepki verme kırıcı olmaHem yardım alamadığından yakınma, hem de yardımı reddetme
|