Forumbulteni.Com     forum  

Geri Git   Forumbulteni.Com > >
Yardım Topluluk Ajanda Bugünki Mesajlar Ara

Cevapla
 
Seçenekler Stil
  #1  
Alt 14.Ocak.2019, 04:47
Doroti Doroti isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Moderator
 
Üyelik tarihi: 14.Ocak.2019
Mesajlar: 628
Standart Esaret mi cesaret mi?

Esaret mi cesaret mi? Sizi tutsak eden şeylerden kurtulmak istiyorsunuz ama içinizden bir ses "yeteri kadar başarılı değilsin" dediği için cesaret edemiyor musunuz? İşte bu sesi susturmanın ve cesaret etmenin tam zamanı. Peki nasıl mı? Yaşamımızı nasıl şekillendirdiğimizi hiç düşündünüz mü? Bugünü oluşturan ne? Dünkü kararlarımız değil mi? Çeşitli şartlar altında aldığımız kararlar. Peki, kararlarımızı nasıl veriyoruz? Şimdiye kadar nasıl karar verdiğinizi hiç düşündünüz mü bilmem ama hepimizin bir karar verme şekli farklı. Çünkü hepimizde bu kararları etkileyen faktörler farklı. O nedenle aynı durumu yaşayan insanların ne kadar değişik tepkiler gösterdiği ya da ne kadar farklı aksiyonlar aldığını görürüz. Kısaca yaşam tercihlerimiz de kararlarımızdan oluşuyor. Uygun bir zamanınızda, arkanıza yaslanın ve kararlarınızı nasıl aldığınızı düşünün. Durumun analizini nasıl yaptığınızı, nelerden kaçındığınızı, iç sesinizin sizi nelere karşı uyardığını. İçinizde bizi sürekli uyaran iç sesinizi dinleyin. Bizden içeri başka bir biz. Bizi korumaya çalışırken, bir o kadar da engelleyen iç sesinizi... Hepimizin birer zihinsel bavullarımız var. Nereye gidersek gidelim bizimle gelen. Kararlarımızı verirken içindeki malzemeyi kullandığımız bavullarımız... Neler mi var bu bavulda? Neler yok ki... Yılların deneyimleri, başkalarının deneyimleri sonucu aldığımız nasihatler, yaşadıklarımızın bıraktığı korkular, endişeler, başkalarında tanık olduklarımız, sınırlayan inançlarımız, kendimize dair önyargılarımız, yetiştiğimiz kültürlerin doğru ve yanlışları, çevremizin yargıları ve buna eş nice malzeme bu bavulda saklı... Zamanla, yaşadıkça çoğalan malzemeler. Bazen o kadar çoğalıyor ki bavulu kapatmaya çalışırken kenarlarından taşıyor. Üzerine çıkıp zıplasak da nafile; doluyor ve taşıyor. Bu bavulun içindeki malzemeler çok değerli ama pis ve temizleri ayıklamayı bilmek gerekiyor. Sabotör kelimesini mutlaka duymuşsunuzdur. İstenen sonuca gidişi engelleyen her şey bize ait sabotörleri oluşturuyor. İşte bu bavulda o sabotörlerden onlarcası saklı. Bir aksiyon almaya çalışırken bizi olumsuzluklara karşı sürekli uyaran... Bizi olumsuzluklara karşı koruyorsa bunun nesi mi kötü? Eğer bu ses sizi sürekli yanıltıyorsa ve durduruyorsa kötü. İşte, hayallerimize ulaşırken bizi tutsak eden bütün menfi düşüncelerimize "zihinsel sabotörlerimiz" diyoruz. Bunlar yıllar boyu öylesine güçleniyorlar ki, kendilerini bizden bir parça gibi kabullendiriyorlar bize. Esaret işte burada başlıyor; zihnimizde bizi sınırlayan düşüncelere hapsolmak. Peki, nerede mi bitiyor? Bunlarla yüzleşip cesaretle hedefler koymak ve yola devam etmekle... Aslında hepimiz zannettiğimizden çok daha fazlasıyız. Eğer sabotörlerimizi dinlemezsek! (C)ESARET! Parantezlerinizden kurtulun... İş dünyasında yaptığımız koçluk çalışmaları sırasında danışanlarımın kendilerini keşfederken en çok şaşırdıkları zamanlar işte bu bavulu karıştırmaya başladığımız zamanlar. Hedef koymak için konuşmaya başladığımızda çıkan zihinsel engeller o iri "C" harfini silip yerine sadece ESARET kısmını bırakıveriyor. "Bu mümkün değil, bunu yapamam", "kaynaklarımız yetersiz", "ben o kadar yaratıcı değilim ki", "bunu istersem tepki alırım", "bu vaziyet bir çok kişiyi rahatsız edecektir", "bu çok büyük bir risk", "öyle yapılmaz, normal değil", "şimdi onlarla uğraşamam", "eşim ve çocuklarım istemez", "kader, kısmet", "benim şansım yoktur zaten", "o kadar insanın önünde nasıl konuşurum, çok zor", "hayır dersem kaybederim", "kriz var kabul olmaz", "yapacağız da ne değişecek", "daha önce denenmiş olmamış", "başlamak için şunlar şunlar olmalı yoksa başarısız oluruz", "bu çok emek ister", "artık benim için çok geç", "başarısız olursam çok kötü olur", "bana vermezler", "bana güvenmiyorlar" vs. gibi daha onlarcasını sıralayabileceğimiz sınırlar. Bizim yarattığımız sınırlar... Aslında gerçekler değil, duruma bakıp bizim çıkardığımız sonuçlar. Yaratıcılığımızın önündeki en büyük mani de burada. Zihinsel Sabotörlerimiz... Kimisi içinden çıktığımız kültürden, kimisi ebeveyn babamızdan, kimisi aldığımız eğitimden, kimisi geçmiş düş kırıklıklarımızdan, kimisi arkadaşlarımızdan, kimisi mesleki formasyondan gelen; iş seçiminden, iş seçimine, eş tercihimize, çocuklarımızı büyütme tarzımıza, geleceğe yönelik hayallerimize kadar etkileyen sınırlar. İstediğimiz hedefe hatta daha fazlasına ulaşmak için tanışmamız ve pazarlık etmemiz gereken bu sabotörlerimizi denetim altına almadan da olmuyor. Otomotiv endüstrisinin devrimcisi Henry Ford'un "Yapabileceğinize inanıyorsanız da, yapamayacağınıza inanıyorsanız da, haklısınız." Bunun tercümesi aslında şu "ne kadar gücünüz olduğuna inanıyorsanız, o kadarını ortaya koyarsınız, daha fazlasını değil" İşte bu gücü sınırlayan yapay inançları ortadan kaldırdığımızda içinde bulunduğumuz şartlarda değişiveriyor. NASIL YAPACAĞIZ? Yakında almanız gereken bir kararı düşünün. Elinize bir kalem ve kağıt alın. Karar için yaptığınız değerlendirmeler sırasında iç sesinize kulak verin. Size yüklediği bütün menfi düşünceleri sırayla yazın. Size fısıldadığı her şeyi... Sizi sınırlayan, cesaretinizi kıran bütün uyarıları. Sonra dönün ve size bunu kanıtlamasını isteyin. çok argümanı olmadığını göreceksiniz. Ve siz de onu haksız çıkaracak bütün argümanlarınızı sıralayın. Hemen o an aklınıza gelmeyenler için kendinize vakit tanıyın. Düşünün, bu sesin kaynağını bulmaya çalışın, bu menfi düşünceyi öldürecek kaynaklarınızı araştırın, şansınızı zorlayın. Kendi yolculuğumda keşiflerim beni de çok şaşırttı. Keşfettikçe kendime yaptığım haksızlığı ayrım ettim. Kendimde değişim yaşadığım zamanlarda en büyük sabotörlerimden birinin "gelecek endişesi" olduğunu gördüm. Bu o kadar güçlüydü ki, verdiğim bütün kararları gereğinden çok bir şekilde etkilemekte ve bugünkü cesaretimi elimden almaktaydı. Sabotörüm, geleceği güvence altına almak için riske girmememi, kendi işimi yapmamın bir kurumda çalışmaktan daha riskli olduğunu söyleyip duruyordu. O gün girmediğim risklerin bana daha çok maliyeti vardı aslında. Zaman içinde birikimlerime, deneyimlerime, yüreğimdeki arzuya, diğer kaynaklarıma şans verince iş çok değişti. Bu zihinsel sabotörümü çürütmeye çalışırken şu sonuca vardım. Bugün risk almamakla yarın için daha çok risk alıyordum. Bu bakış açım, kararlarımın gücünü ve etkinliğini çok değiştirdi. Güçlü yönlerimi daha çok yaşama geçirmemi sağladı. Mücadeleci tarafım ortaya çıktı. Bu mücadeleleri kazandıkça istikbal endişesi azaldı ve yarınlara eskisinden çok daha güçlü ilerler oldum. Sabotörümün beni uyardığı diğer mevzu, bahis ise yaratıcı bir insan olmadığımdı. Buna o kadar inanmıştım ki, yaşamımda yaratıcılık talep eden her şeyden başarısızlık korkusuyla kaçınmıştım. Ta ki zorunlu kalıp, ortaya çıkarana kadar. Üyesi olduğum uluslar arası bir dernekte, aldığım görevlerin talep ettiği farklılığı ortaya koymaya başladıkça, otuz yaşımda tanıştım bu becerimle. Şimdi işimin en önemli parçası. Yaratıcı olmak, mesleki yaşam kaynağım. Keşke daha erken tanışsaydım, daha erken cesaretli kararlar alabilirdim, yaşamımla ilgili. Bunun gibi sıralayabileceğim o kadar çok yüzleşmem var ki zihinsel sabotörlerimle. Şimdi bana müdahale etmek istediğinde ona şu soruyu soruyorum: "Buna nasıl karar verdin?" Çoğu için söyleyecek çok argümanı olmadığını görüyorum ve yola devam ediyorum. Onu haksız çıkarmak için de elimden geleni yapıyorum. Bir çalışmamızda "hayal gücünün" hayatta gerçekçiliği göz ardı ettirdiği için yanlış bulan ve kendisi için müsait olmadığını düşünen danışanımız, bu düşüncesini sorgulayıp bakış açısını değiştirdikten sonra, bugün kendi oğlu ile "hayal kurma" oyunları oynuyor, çalışanları ile düş gücü toplantıları yapıyor. Daha düne kadar "Şimdi zamanı değil, bir sonraki pozisyona hazır değilim." diyen başka bir danışanımız, üç ay sonra terfi edebiliyor. Koçluk sürecinde yaptığımız en eğlenceli çalışmalarımızdan biri. Sabotör Avcılığı... Siz de kendi kendinizle yapabilirsiniz? Deneyin. Yola daha güçlü devam edin. Sizi sabotörleriniz tutsak etmesin, güçlü yönleriniz ve müspet inançlarınız cesaretlendirsin. Esarete değil, cesarete davetiye çıkarın... Gamze Acar Bayraktaroğlu Akredite Yönetici Koçu (ACC)- Eğitim Uzmanı
Alıntı ile Cevapla
Cevapla

Etiketler
cesaret, esaret


Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB kodu Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Açık

Forum Jump


Tüm Zamanlar GMT Olarak Ayarlanmış. Şuanki Zaman: 19:08.


mersin escort alanya eskort