![]() |
![]() |
#1
|
|||
|
|||
![]()
ASTRAL SEYAHAT NEDİR
Bedenimizi belirli bir süre terk ederek çeşitli yerlere düşünce hızı ile gidip, gittiğimiz yerlerde meydana gelen olayları izleyebilmemiz mümkündür. Şuurumuzun bedenimizin dışına yansıması yada diğer bir tanımla, şuurluk alanımızın genişleyerek gövde dışına taşma olayına Astral Seyahat veya Suur Projeksiyonu adı verilir. Bu yansıma fiziki evrenin her hangi bir noktasına olabildiği gibi, fiziki evrenin ötesindeki ortamlara da olabilmektedir. Diğer duylar dışı algılamalarımızda olduğu gibi aslında hepimizde bu kabiliyet vardır. Ama hepimiz bu yeteneğimizi kullanamayız. Astral Seyahat Herkes Tarafından Yapılabilir mi? Özel metotlarla bu yeteneğimizden yararlanabilmemiz mümkündür. Ancak bıkmadan, usanmadan, büyük bir sabırla üstünde çalışılması gerekebilir. İlk denemelerinde bu tecrübeyi yaşayabilenler olmuşsa da, genellikle uzun süre üstünde çalışılması gerekebilir. Bu çalışmada başarı elde edip edememeniz tamamen size bağlıdır. Özellikle tecrübe öncesi sağlamanız gereken şartları tam anlamıyla yerine getirebilirseniz, başarısızlığa uğrama şansınız oldukça azalacaktır. Özel çalışmalarla gerçekleştirilebilmekte olan Astral Seyahat, hiç bir çalışma yapmadan kimi kendiliğinden de yaşanabilir. Dünya üzerinde birçok insanın başından böyle bir tecrübe geçmiştir. Kendiliğinden meydana gelen olaylarda genellikle bu ayrışma uyku sırasında gerçekleşir. Uyumakta olduğu bir sırada kendini bedeninin dışında hatta bedenini yukardan seyrederken bulan insanların sayısı bir hayli fazladır. Bu tür bir olayla karşılaşan bazı kişiler, bu konuda yeterli bilgiye sahip değilse, kendinde psikolojik dengesizliklerin başladığı endişesine kapılarak, bu olaydan hiç kimseye söz etmeme yolunu seçmektedir. Oysaki bu, herhangi bir rahatsızlık belirtisi değil, parapsişik bir yeteneğimizin kendiliğinden ortaya çıkmasıyla meydana gelen bir tecrübedir. Astral Seyahat Sırasında Yaşananlar! Astral Seyahat sırasında bedenin değişik yerlerinde seğirmeler, kulakta çınlamalar ve tam ayrışma anında ise, çatırdama yada buna eş bir takım sesler duyulabilir.gayet dogaldır.. Astral Seyahat Tehlikelimidir Astral seyahet tehlikeli degildir.En azindan simdiye kadar böyle bir durumun yasandigina dair bir bilgi yoktur.Obe esnasinda bedeniniz güven içerisinde yatakta yatiyor oldugu için hiç olmadiginiz kadar güvendesinizdir.Beden disinda iken gümüs kordon olarak adlandirilan bir ip ile yataktaki bedeninize baglisinizdir.Ölüm hali gümüs kordonun kopmasi halidir,eger gümüs kordon koparsa bir daha bedeninize dönemezsiniz.Bu kordonun kopmasi ancak ve ancak normal ölümlerle ,trafik kazasi hastalik vs gibi durumlarda meydana gelir.Astral seyahet esnasinda gümüs kordonun kopmasi ve yine bedene dönememek gibi bir vaziyet sözkonusu degildir. Tam aksine gövde disina çikabilmek o kadar da basit degildir.Yani ilk denemenizde ya art dönemezsem diye korkmayin.Siz bu tip lüzumsuz korkulari düsünmek yerine nasil yaparda daha çok disarida kalabilirimin yöntemlerini arayin.Geri dönmek bir anda oluveriyor önemli olan çikmak ve bazilarinin yaptigi gibi disarida uzun süre kalabilmektir.Astral seyahetin en önemli tehliklesi günlük islerinizi bir tarafa birakip hele bir astral yolculuk yapayim ondan sonra her sey farkli olacak ,dünyaya farkli bir açidan bakacagim diye düsünmektir.Bu tip düsüncede olan insanlar yillarca denemelerine ragmen hem gövde disina çikamadiklari gibi yapmalari gereken islerini de ihmal ederler.Bu vaziyet ise gümüs kordonun dahada gerginlesmesine sebep olur.Sonuçta vakitlerini bosa geçirir hiç bir sey elde edemezler.Dogru bildigi gibi yasayan , kimseden çekinmeyeden düsüncelerini açikça söyleyebilen insanlar daha mesut ve saglikli olduklari için astral seyahet apmaya daha müsaittirler.Bunun tam tersi durumda olan korkulari yüzünden kendini engelleyen ,elestirilme korkusu ile bildiklerini pratige dökemeyen insansanlar için astral seyahet yapmak imkansiz olmasada oldukça zordur.Bu nedenle önce aksayan sorunlarin giderilmesi daha sonra astral seyahat girisimlerinde bulunulmasi akla daha yatkindir. Astral Dünya Kademeleri DÜNYAMIZ İçinde bulundugumuz saat ve tarih dilimidir. Düşünce hızıyla devinim edildiğinden bir yerden bir yere gitmek saniyeler alır. Bu tip astral ayrılmalarda yaşanan olaylar ve görülen şahıslar gerçektende o anda yaşanmakta olan şeylerdir. Örneğin uzaktaki bir yakınınızı düşündüğünüzde bir anda kendinizi onun yanında bulabilirsiniz. Eğer yanına gittiğiniz insanın psisik güçleri ilerlemişse, geldiğinizi anlayabilir.Astral ayrılma ile bulunduğumuz vakit diliminde gezebildiğimiz ve her şey düşünce hızına bağlı olduğundan, daha çok yükseklere çıkıp gezegenler arası astral seyahat yapmak olasıdır. Ama bunu yapabilmek için bedenimizi astral bedene bağlayan kordonu gevşetebilmek gereklidir. Bunu yapabilmek için ise astral deneyimlerimizin oldukça çok olması gereklidir. DÜŞLER BÖLGESİ İlkel dinlerden günümüze kadar gelmiş tüm dinlerde de varliği kabul edilen, insanın yalnızca rüyalarında gidip gezebileceği bir düşler dünyası vardır. Bazı inanışa göre cinler bu bölgede yaşamaktadır. İnsanın korkularıyla yada düşünceleriyle yüzyüze kalabileceği tek yerdir. Herşey düşünce hızına dayalı olduğundan, korktuğunuz herhangi bir şey aklınıza geldiği anda onu karşınızda bulabilirsiniz. Ama korkacak bir şey yok çünkü aklımıza gelipte vücut bulan herşeyi o anda yok olduğunu düşünerek ondan kurtulabiliriz. Bu dünyanın bir değişik özelliği ise kendinizi olduğunuzdan çok daha farklı olarak görebilmenizdir. Farklı bir insan, hatta farklı bir yaratık...Günlük hayatta tasarladığınız ve hayata geçirmeye çalıştığınız her düşünceyi orada denetim edebilirsiniz. Bir nevi düşüncelerinizin bedenlendiği bir yerdir. PARALEL EVRENLER BÖLGESI Zaman içinde yolculuk yapılabilen tek yerdir. Kim bilir belki de yaptığımızı zannettiğimiz ama düşler dünyasından öteye geçemediğimiz bir yer de olabilir. Enlem evrenler bölgesinde gördüğümüz yerler bulunduğumuz dünya ile çok benzerlik gösterir hatta rüyalarımızda görüpte (evimizi gördüm ama daha farklıydı) dediğimiz bazı görüntüler, rüya sırasında enlem evrenler bölgesinde gördüğümüz yerlerdir. Bu bölgede kendimizinkine benzettiğimiz farklı insanların hayatlarını inceleme fırsatımız vardır. Kendi hipnoz deneyimlerime dayanarak söyleyebilirim ki hipnoz ile yapılan astral ayrılmalarda gidilen yer, içinde bulunduğumuz dünya değil enlem evrenler bölgesi olma ihtimali yüksektir. Fiziki Gövde Terkedilebilir Kendimizi o kadar çok fiziki bedenimizle bir görmeye alışmışızdır ki, onu geçici bir süre de olsa terk etmek fikri bile bazılarımıza tuhaf duygular verebilir... İnsanı sadece fizik bedenden ibaret görenler ya da ısrarla böyle görmek isteyenler için bu yeteneğin olması büyük bir talihsizliktir!... Çünkü bu yeteneğimiz bizim sadece fiziksel bir yapıya sahip olmadığımızın en büyük kanıtlarından biridir. Çok eski çağlardan günümüze kadar derhal tüm toplumlarda Astral Seyahat yapabilen kişiler çıkmıştır. Günümüzde yapılan laboratuvar deneyleri ise, bizlere son radde ilginç ve adeta elle tutulur bazı sonuçlar vermiştir. Ölmekte olan hastalar tartılmış, terlemenin getirdiği kayıplar göz önüne alınmış ve kaydedilmiştir. Ölüme doğru, saatte 28 gramlık yekün hafifleme izlenmiştir. Ölüm gerçekleştiğinde ise, bir anda gövde 21 gram hafiflemiştir. Ayrıca birçok ölüm anı fotoğraflarında, bedenlerin üzerinde bulutumsu görüntüler belirmiş hatta bunların bir kısmı fotoğraflarla da belgelenmiştir... Demek ki, vücuttan dışarı çıkan bir şey vardır. O şey gerek ölüm, gerek normal uyku, gerekse astral ayrılma anlarında fizik bedeni terketmektedir. Benliğin ve bedenin birbirinden ayrılması; kimi uykuda, bir baygınlık ya da ağır bir hastalık anında da ortaya çıkabilmektedir. Böyle bir olayla karşılaşan birçok kişi bedenini yukarıdan seyredebilmektedir. Bazıları kendilerini bir bulut olarak tanım etmişlerdir. Bu da bedenden dışarı çıkan birşeylerin olduğunun en büyük kanıtlardından biridir. Bir kısmı da bedenlerine göbekbağına eş ışıltılı bir bağla bağlı olduklarını anlatmışlardır. Ayrılma olayını yaşayan kişi genellikle çok mutludur ve hafiflemiştir. Duvar, kapı gibi bütün katı engellerden rahatça geçebilir. Bazı olaylarda astral seyahat yapanların, ölmüş yakınlarıyla karşılaştıkları da görülmüştür. Fiziki hiçbir eşyaya veya yakında bulunan bir başka kişiye temas edilememektedir. Olayın başında ve sonunda hissedilen esas duygular, bir boşluğa doğru düşüş ve felç olma hissidir. Bu iki duyguyu herkes yaşamıştır. Özellikle uykuya geçiş anlarında bir boşluğa düşüş duygusu ve arkasından gelen müthiş bir korku hepimiz için tanıdıktır. Hatta kimi devinim etmek isteriz ama bir türlü edemeyiz, sanki elimiz ayağımız bağlanmıştır.... Bir güç bizi engellemektedir... Yani bedenimiz benliğimizi dinlememektedir. Bunun sebebi astral bedenimizin fizik bedenimizle olan irtibatının o anda zayıflamış olmasıdır. Halk arasında genellikle bu tür hareketsiz kalma durumlarına siyah basan geldi insanı etkisiz bıraktı gibi yorumlar yapılmaktaysa da, bu olayların siyah basanlarla falan hiç bir ilgisi ve alakası yoktur. Astral Gövde ve Aura Potansiyel enerjisinin ancak % 10'luk bir kısmıyla varlık bu dünyada yaşarken, şuurunun da tamamım değil sadece % 10'luk daraltılmış kısmım kullanabilir. Dolayısıyla sahip olduğu pekçok ruhsal yeteneklerini bu dünya yaşamında kullanamama durumuyla karşı karşıya kalır. Bütün bunların sonucu olarak, kendisini sadece bedenden ibaret bir varlık olarak görme yanılgısı içine dahi düşebilir. Oysa ki ben dediği bilinci asıl ruhunun ebedi imkanlarından sadece ama sadece çok küçük bir kısmıdır... Şuurun toplandığı ani çok merkez vardır ki bunlardan bir tanesi, çok eski devirlerden beri astral gövde ya da esiri gövde olarak isimlendirilmiştir. Belirli sinir merkezlerine bağlı bulunan, bir nevi seyyal enerjetik maddeler toplamıdır da diyebiliriz bu astral bedene... Bu enerjetik bedenin fiziki bedenle irtibatından doğan bir ışınım vardır. Mavimsi gri renkteki bir dumana eş görüntüsü olan bu ışınımı, bazı medyomik hassasiyete sahip insanlar görebilmektedir. Bu ışınım hareketi; fiziki bedenin her yerinde, çeşitli renklerde kendini gösterir. Biyomanyetik bu enerji alanına hepimizin bildiği gibi Parapsikoloji'de "Aura" ismi verilir. Anlayışımızı kolaylaştırmak için fiziki bedeni bal peteklerine benzetecek olursak, söz konusu enerjetik astral bedenin bu petekleri dolduran bir akışkan olduğunu söyleyebiliriz... Belirli bir şekli olmayan bu maddeler topluluğu, varlığın düşünceleriyle istenilen bir görünüme sokulabilir. Hayalet gördüğünü iddia eden insanların gördükleri şey aslında işte bu astral bedenin çeşitli şekillere bürünmüş halidir... Yani hayalet denilen şey ruhun görüntüsü değil, ruhsal enerjinin şekillendirdiği astral bedendir. Dünyanın birçok ülkesinde bu konuyla ilgili çalışmalar, 1960'lı yılların sonlarına doğru önemli sonuçların alınmasına yol açmıştır. Hatta ruhsal bir enerjinin varlığım kabul etmeyen ve materyalizmin kalesi olan eski Demirperde Ülkeleri'nde bile... Örneğin; 1968 yılında Çekoslavak ve Bulgar bilimadamları dünya kamuoyuna ortak bir açıklama yaparak; bitkiler ve hayvanlar da iç olmak üzere, tüm canlı varlıkların sadece atom ve moleküllerden meydana gelen fiziki bir bedenlerinin olmadığını, fiziki bedenin eşi olan bir enerji bedenin de var olduğunu keşfettiklerini duyuru etmişler ve bu bedene de "biyolojik plazma bedeni" adını vermişlerdi... Astral Bedenin Fizik Bedenle Olan İrtibatı Fiziki ve astral bedenler oluşumlanndaki maddeler açısından birbirlerinden çok farklı olup, fiziki gövde fiziki plana, astral gövde de astral aleme aittirler. Şuur kütlesi, fiziki bedende toplandığı zaman, sadece fiziki alemi ayrım edebilmekte, astral alemi algılayamamaktadır. Şuur kütlesi astral bedende toplandığı vakit ise sadece astral alemi farkedebilmekte, fiziki alemi algılayamamaktadır. Öyle görünmetedir ki, belirli şartların oluştuğu özel durumlarda, bu iki halin arasında, iki planın da kısmen algılanabildikleri diğer haller de mevcuttur. Bu hallerin yaşanmasına en önemli etken hepimizde bulunan ama hepimizde su üstüne çıkmayan Durugörü, Telepati, Astral Seyahat, Psikometri ve benzeri Duyular Dışı Algılamaları'mızdır. İşte Astral Seyahat da özellikle ruhsal dünyanın gizemli kapılarını aralamada önemli işlevlerde bulunmuştur. Örneğin ruh ve gövde ilişkisinin nasıl gerçekleştiğine dair önemli ipuçlarının yakalanmasına sebebiyet vermiştir. Kendiliğinden ya da belirli metodlarla astral seyahati gerçekleştirmiş olanlar, astral bedenin fiziki bedene bir kordon ile bağlı olduğunu farketmişlerdir.. Bu olağanüstü tecrübeyle karşılaşanlar kordonu genellikle şu şekilde tanım etmişlerdir: "Elastiki bir ip, elastiki bir kablo, bir ışık sütunu, gümüş renginde bir ışık, duman gibi kordon, esrarengiz bir etki akımı vs.." Genellikle bu kordona Parapsikoloji'de "gümüş kordon" denir. Astral Seyehat sırasında ne kadar uzaklara gidilirse gidilsin bu kordonun kopması mümkün değildir. Bu kordon geniş bir frekans aralığında korkunç bir hızla dönen ve titreşen moleküller kütlesidir. Fiziki bedenden dublenin ayrışması esnasında; bu ayrışmanın niteliğine bağlı olmak üzere, şuurumuz ya bu duble vasıtasıyla sadece fiziki sahalara nakledilir ya da şuurumuz yavaş yavaş astral sahalara doğru kaymaya başlar. |