![]() |
![]() |
#1
|
|||
|
|||
![]()
İ. GELİŞİM PSİKOLOJİSİ
Psikoloji, genellikle, insan davranışının ve zihin süreçlerinin bilimi olarak tanımlanır. Bu geniş alanın incelenmesi birtakım alt dalların ortaya çıkmasını gerektirmiştir. İşte gelişim psikolojisi de bu temel uzmanlık alanlarından biridir. Ayrıca, gelişim psikolojisinin de hem temel araştırma, hem de uygulama dalları vardır. A. T. Jersild'e (1979) göre, gelişim psikolojisi alanındaki çalışmalar başlıca iki bölümde toplanabilir. Birincisi, insan gelişiminin çeşitli yönlerini ele saha ve betimleyen araştırmalardır. İkincisi, gelişime ilişkin esas kavramları, ilkeleri, kuramları ortaya koyan incelemelerdir. Gelişim alanındaki en yararlı çalışmalar, kuşkusuz, olgu ile kuramı birleştiren, böylece insan bilimlerine katkısı olan çalışmalardır. Bu açıdan, insan gelişimine ilişkin çalışmalar biyoloji, sosyoloji, antropoloji, tarih gibi diğer bilim dallarını da ilgilendiren çok disiplinli ve disiplinlerarası bir alana yayılmaktadır. Bu nedenle günümüzde gelişim psikolojisi çok yönlü bir araştırma ve inceleme alanı olmak durumundadır. ::::::::::::::::: 1. Gelişim Psikolojisinin Tanımı İlke olarak, geçmişi bilmek şimdiyi anlamamıza, şimdiyi anlamak da geleceği kestirmemize yardımcı olur. Bu umumi ilke embriyoloji, jeoloji, coğrafya, tarih, gelişim psikolojisi gibi bütün gelişim bilimlerinde geçerlidir. Kuşkusuz, değişimin konusu ve vakit evreleri bütün bu bilimlerde aynı değildir; ama hepsinde ortak olan nokta, birşeylerin vakit düzeni içinde geliştiği ve bu sistemli değişimin nedenlerinin bulunabileceği inancıdır. Gelişim psikolojisinde vakit periyodu insan ömrünü içerir ve değişen şey bireydir. Şu halde, gelişim psikolojisinin konusu bireyin fiziksel ve ruhsal yapısının ve davranışının değişimidir. Gelişim Psikolojisi, bireylerin yaşam boyunca geçirdiği değişimlerin betimlenmesi ve açıklanmasıyla ve aynı zamanda bireyler arasındaki değişim benzerlik ve farklılıklarıyla uğraşır. Gelişim psikologları gelişimi betimlemek isterler, dolayısıyla gelişim normlarıyla ilgilenirler. Fakat aynı zamanda gelişim süreçlerini açıklamak da isterler; yani gelişimin sebep belirli bir yolda ilerlediğini ve gelişim yolunda bireylerin sebep birbirinden farklılaştığını bulmaya çalışırlar. Modern gelişim psikolojisi oldukça yeni bir ilim dalıdır. En azından 1960'lara kadar bebek, çocuk ve ergen konusundaki psikolojik araştırmalar "çocuk psikolojisi" adıyla biliniyordu. Bugünkü psikolojik gelişim anlayışı -bazı büyük kuramcılara karşın- şimdiki biçimiyle son on yıllara kadar ortaya çıkmış değildi. Bütünleşmiş bir gelişim anlayışının daha önce ortaya çıkmayışının nedenlerinden biri, alanın 1950'lere kadar değişimleri açıklamaktan çok betimlemeye yönelmiş olmasıdır. İlk gelişim psikologları çocuğu doğum öncesinde, ilk haftalar ya da aylarda, ilk çocukluk, orta çocukluk dönemlerinde -olduğunca eksiksiz biçimde- betimlemekle yetiniyorlardı. Ancak betimsel bilgi araştırmacılar için giderek çekici olmaktan çıkmaya başladı. Örneğin Amerika Birleşik Devletleri'nde 1938'de çocuk gelişimi konusunda yaklaşık beşyüz yayın çıktığı halde, 1949'da bu sayı yarısına inmişti. Daha sonra, 1950'lerin başlarında gelişim psikolojisi yeniden canlandı. Bu gelişmeye katkısı olan pek çok etken arasında en önemlisi, gelişim psikologlarının yeni bir yaklaşım kabul etmeleriydi; artık ilgilerini gelişimin temelini oluşturan süreçlere yöneltmeye başlıyorlardı (Liebert ve Wicks-Nelson, 1981). Yaşamboyu gelişim psikolojisi (life-span developmental psychology) gelişimi incelemede yeni bir yönelimdir ve iki esas sayıltıya dayanır. Birincisine göre, gelişim döllenme ile başlayan ve ölüm ile sona eren yaşamboyu bir süreçtir. Bu bakış açısı, bebeklik, çocukluk, ergenlik gibi bedensel büyümeye bağlı yaş dönemlerini kendi araştırma alanları sayan gelişim psikologlarının görüşlerinden ayrılmaktadır. İkinci sayıltıya göre, gelişim büyümenin sonlanması ya da olgunlaşma ile sona ermez. Tam tersine, yaşamboyu gelişim psikologları yetişkinlik ve yaşlılık yıllarıyla büyük ölçüde ilgilenirler. Yaşamboyu gelişime duyulan alaka 1970'lerde başlamış ve 1980'lerde artarak sürmüştür. Yaşamboyu gelişim yaklaşımının ele aldığı esas konular "gelişim sırasında ortaya çıkan değişimlerin doğası" ve "bu değişimleri hangi etkenlerin belirlediği" sorunlarıdır (Honzik, 1984). Paul B. Baltes'e (1987) göre de, yaşamboyu gelişim psikolojisi, yaşam akışı boyunca davranışta ortaya çıkan sabitliğin ve değişimin araştırılmasını içerir. Bu psikolojinin amacı, yaşamboyu gelişimin umumi ilkeleri, gelişimde bireylerarası farklılıklar ve benzerlikler hakkında, aynı zamanda gelişimde bireysel esnekliğin ya da değişebilirliğin derecesi ve koşulları hakkında bilgi elde etmektir. Perlmutter ve Hall (1992), gelişime ve yaşlanmaya ilişkin sayıltıların, araştırmacıların sorduğu soruları, bulguları yorumlama biçimlerini ve ileri yaşlardaki yaşamın doğasına ilişkin sonuçlarını etkilediğini belirtmektedir. Otuz yıl önce yaşlılığın doğasına ilişkin soruları yanıtlamak çok kolaydı; çünkü herkes gelişimi gençlikle özdeş tutuyordu, yetişkinlerin gelişmediği varsayılıyordu. Oysa araştırmalar olgunlaşmadan sonraki bütün değişimlerin bozulma ya da düşüş içermediğini göstermektedir. Örneğin, zekanın bazı yönlerinde ilerlemeler yaşamın ikinci yarısında da sürmektedir. Araştırmacılar farklı sistemlerin farklı oranlarda yaşlandığını ve gelişimin yönünün değişebileceğini de buldular. Yaşlanma, hangi işlevin incelendiğine bağlı olarak kararlılık, artma ya da azalma içerebilir. Örneğin, zekanın bir yönünde ilerleme gösteren bir yetişkin bir başka yönünde gerileme gösterebilir. İşte bu tür bulgular araştırmıacıları sayıltılarını yeniden gözden geçirmeye zorlamıştır. Gelişimi döllenmeden olgunlaşmaya kadar izleyen ve fetus, bebek, çocuk ve ergenle sınırlı tutan eski tanım işe yaramaz olmuştur. Böylece, yaşamboyu gelişim yaklaşımında gelişim, döllenmeden ölüme kadar bedende ya da davranışta ortaya çıkan yaşa bağlı değişimler olarak tanımlanmaktadır (Perlmutter ve Hall, 1992). |