![]() |
![]() |
#1
|
|||
|
|||
![]()
Beyazperdenin Vazgeçilmezleri
Çoğu şu anda yaşamasa da, onlar Hollywood'u Hollywood yapan efsaneler olarak tarihe geçti. İşte, eleştirmenlere göre sinemanın iz bırakanları... MARILYN MONROE (1926-1962) Birçoklarınca 'hiçbir vakit aşkı tadamamış olan aşk tanrıçası' olarak tanımlanan Monroe, geçen yıllar içinde hiç kimsenin sarsamayacağı bir ikon haline geldi. Artık hepsi birer klasik kabul edilen 'Gentlemen Prefer Blondes', 'The Seven Year Itch', 'Some Like it Hot' gibi filmleri bugün izlemek, hâlâ sarsıcı bir deneyim. AUDREY HEPBURN (1929-1993) 'Sabrina' ve 'Tiffany'de Kahvaltı' gibi filmlerle ölümsüzler arasına giren Hepburn, 5 kez Oscar'a namzet gösterilmiş; 'Roma Tatili'ndeki rolüyle de bu ödülü kazanmıştı. 'Tanrıçalara yaraşır bir zarafet'ten söz edildiğinde, Audrey Hepburn bunun cisimleşmiş halidir. INGRID BERGMAN (1915-1982) Bergman'ın belki de en önemli özelliği, 'kolay incinebilir kadın'ı beyazperdeye hiç kimsenin yapamadığı kadar başarılı bir biçimde aktarmasıydı. Özel hayatıyla çok tepki çekmesine rağmen, yaşadığı hiçbir şey, güzel oyuncunun Oscar'a yedi kez namzet gösterilmesine ve bu ödülü üç kez kazanmasına mani olamadı. JAMES DEAN (1931-1955) Humphrey Bogart, James Dean için "Tam zamanında öldü. Daha uzun yaşasaydı, efsanesi bu boyutlara ulaşmazdı" demişti. Kısacık kariyerine 3 efsane film sığdırmayı başaran Dean, 24 yaşında ölmesine rağmen, sinemanın 'anti kahramanı' olmayı başardı. MERYL STREEP (1949-) 'Her rolün oyuncusu' sıfatını Meryl Streep kadar hak eden bir aktris daha bulmak zordur. Kariyerine 2 Oscar ve 13 Oscar adaylığı sığdıran Streep, bazen canlandırırsa canlandırsın, harikalar yaratıyor. 55 yaşındaki yıldız, yaşlandıkça kıymetleniyor.. HUMPHREY BOGART (1899-1957) Sigara içişi, silah çekişi, ya da alaycı bir hüznün hiçbir vakit noksan olmadığı bakışları... Sebebi ne olursa olsun, eğer sahnede Bogart varsa, diğer oyuncuların hiçbir önemi kalmıyordu! Canlandırdığı karakterler, ona üç Oscar adaylığı, bir de Oscar kazandırdı. ROBERT DE NIRO (1943-) De Niro'nun, son yıllarda mütevazı rolleri tercih ettiği doğru. Hatta, en parıltılı döneminin üzerinden 10 yıldan çok bir vakit geçtiği de doğru. Yine de, aktörün 70'li ve 80'li yıllarda çıktığı zirveleri göz ardı etmek için bir sebep değil bu. Baba 2, Taksi Şoförü, Kızgın Boğa, Bir Zamanlar Amerika gibi filmlerde yarattığı anti kahramanların gücüne, sonraki yıllarda hiçbir oyuncu ulaşamadı. De Niro'nun altı Oscar adaylığı, iki de Oscar ödülü var. NICOLE KIDMAN (1967-) Nicole Kidman, 1995 yılına dek bir sinema yıldızından ziyade, 'Tom Cruise'un eşi' olarak tanınıyordu. Ama, son on yılda rol aldığı 'The Portrait of a Lady', 'Eyes Wide Shut', 'Moulin Rouge', 'The Hours' gibi filmlerle dünyaca ünlü bir oyuncu haline gelen Kidman, bu süre içinde iki kez namzet gösterildiği Oscar'ı bir kez kazanmayı başardı. JACK NICHOLSON (1937-) O herkes için sadece 'Jack'. 12 kez Oscar'a namzet gösterilen ve bu ödülü 3 kez kazanan Nicholson'ın hangi karakteri canlandırdığı hiç ayrım etmiyor: 'Easy Rider'ın serserisi, Guguk Kuşu'nun delisi ya da Batman'in amansız düşmanı 'Joker'... Sinemaseverler gayet iyi biliyor ki, eğer bir filmde Jack Nicholson oynuyorsa, bunun anlamı ışıklar söndüğünde herkesin unutulmayacak bir deneyime adım atacağıdır. ELIZABETH TAYLOR (1932-) Renkli mercek kullanarak ünlü olmaya heveslenenlere bir hatırlatma: Sakın ola ki, menekşe rengi mercek kullanmayın. Çünkü o renk, Elizabeth Taylor'a ait. Oscar'a 5 kez namzet olan ve bu ödülü 2 kez kazanan sinemanın 'Kleopatra'sı, rol aldığı her filmle beraber efsanesini biraz daha büyütmeyi başardı. Hem oyunculuğuyla, hem de üst üste yaptığı evliliklerle gündemden hiç düşmeyen Taylor, bir filmde oynamak için 1 milyon dolar ücret saha ilk aktris olma özelliğini de taşıyor. RITA HAYWORTH (1918-1987) Rita Hayworth'ın resimlerinin, ya da filmlerinin kara ak olması hiçbir şeyi değiştirmiyor. Çünkü herkes, saçlarının alaz alaz bir kızıl kahverengi olduğunu biliyor. Hayworth'ın, kariyeri boyunca hiç ödül alamamış olmasının da bir önemi yok. 'Gilda'yı kimse unutamıyor! KATHARINE HEPBURN (1907-2003) Katharine Hepburn için 'Sinemanın First Lady'si' tanımını kullanmak garip kaçmayacak olsa da, en doğrusu onu sivri diliyle ve unutulmaz oyunculuğuyla hatırlamak. 12 Oscar adaylığı olan oyuncu, tam dört kez bu ödülün sahibi olmayı başarmış bir yıldız. MARLON BRANDO (1924-2004) Brando'yu sinemanın unutulmazları arasına sokan özelliği yakışıklılığı değildi. Brando'nun özelliği 'sinema yıldızı' kavramına bakış açımızı değiştirmiş olmasında yatıyor. Brando, her biri kabiliyet üzerine bir ders niteliğinde olan rollere imza attı. 2 kez de Oscar aldı. CARY GRANT (1904-1986) Cary Grant, erkeklerle kadınların hakkında aynı şeyi düşündüğü nadir oyunculardan biriydi: Herkes onun, 'her yönüyle kusursuz' olduğunu düşünüyordu. Hitchcock filmleriyle hatırlanan İngiliz oyuncu, birçokları için 'ideal' sinema yıldızıydı: Yakışıklı, atletik yapılı, şık ve ironik. CLINT EASTWOOD (1930-) Clint Eastwood'un, Sergio Leone imzalı 'spaghetti western'lerde yarattığı anti kahramanları diğerlerinden ayıran özellik, minimalist ama sürprizlerle dolu olmalarıydı. Eastwood; hem oyuncu hem de yönetmen olarak, yarım asırdır izleyicinin dikkatini çekmeyi başarıyor. |
![]() |
Etiketler |
beyazperdenin, vazgeçilmezleri |
|
|