Forumbulteni.Com     forum  

Geri Git   Forumbulteni.Com > >
Yardım Topluluk Ajanda Bugünki Mesajlar Ara

Cevapla
 
Seçenekler Stil
  #1  
Alt 14.Ocak.2019, 04:52
Doroti Doroti isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Moderator
 
Üyelik tarihi: 14.Ocak.2019
Mesajlar: 628
Standart Her neye takılı kalıyorsanız, şayet ona takılı kalmasaydınız üzüntüyü bilmezdiniz

Her neye takılı kalıyorsanız, şayet ona takılı kalmasaydınız üzüntüyü bilmezdiniz Yaşasın Hayat! Yaşasın Dünya ve onun üzerinde yaşayan muhteşem Varlıklar; Büyük, küçük, tüm canlılar! Her canlı yaşam sahnesinde kendine düşen rolü oynar, Filler de, Karıncalar da. Fikrimin sonucu yaratılan Dünya’dan dolayı kendime hayranlık duyuyorum. Ve bu düşünce artık sizin de fikriniz. Dünya’nın sürekli değiştiğini sakın unutmayın. Hiçbir şey aynı kalmıyor. Pencerenizden yansıyan güneşin konumu, her dakika değişiyor. Gökyüzü, ağaçlar, oluşumlar, her şey değişiyor ve sizler de tüm bunların çok sevgili tanıklarısınız. Dünya’nın yaratılışından çok önce sizlere, Güneş ışığının okyanusun üzerinde nasıl da güzel ışıldayacağı söylenseydi, bu olayı izlemek için nakit öderdiniz. Saatlerce kuyrukta beklerdiniz ve önünüzdeki görünüm karşısında hayretler içerisinde kalırdınız. Ya Yıldızlar? Yıldızların mucizevi güzelliklerini görebilmek için, hayatınız boyunca bir araya getirdiğiniz tüm birikimlerinizi bu uğurda verirdiniz. Tüm bunlar, gece ve gündüz, yani her an sizin için ücretsiz. Bazen Ay’a ve Yıldızlara bir bakış atmadan yürüyüp gidiyorsunuz. Bunların hepsi ve gün içinde meydana gelen binlerce olay, cennetin size muhteşem hediyeleridir. Peki, Su’ya ne demeli? Sevinç ve coşku için ne büyük bir sebep! Onu sıçratabilirsiniz. İçebilirsiniz. Ondan buz küpleri yapabilir, sonra da eritebilirsiniz. Sizce de, kendinize özgü bir mucize yaratıcısı değil misiniz? Uzağı da görebiliyorsunuz, yakını da. Ve okuyabiliyorsunuz. Okumak, gezmek, hatırlamak ve unutmak gibi bir sürü yeteneğiniz var. Atomları madde olarak görebiliyor, kitap sayfalarını çevirebiliyorsunuz. Hikâyelerinizi kendiniz yazıyorsunuz ve sizler birer hikâyesiniz. Ve Bebekler! Dünya için ne büyük bir nimet… Yeryüzünde harika olmayan tek bir şey var mı? Bir Uğurböceği hayranlık uyandıracak bir canlı değil mi? Bir örümcek? Bir kelebek? Dünya’da olağanüstü olmayan tek bir şey, nedir? Hele bir dikkatinizi verip, İnsan olarak ne kadar olağanüstü bir varlık olduğunuzu düşünün. Bir şeyler anlatım eden sesler çıkarabiliyorsunuz. Duymak için kulaklarınız var. Üzerinde durabildiğiniz bacaklarınız var. Çiğnemek için dişleriniz ve yutmak için boğazınız var. Evet, yarattıklarıma ve onların bana verdiği mutluluğa, aşığım. Hâlbuki siz, Neşe’den daha çok Acı’yı düşünüyorsunuz. Dünya üzerindeki yaşamın mucizelerini unuttuğunuz anda, hüzün duygusunun içine giriyorsunuz. Kum saatindeki kum, parmaklarınız arasından akıp gidiyor. Hiçbir güzel şey aynı kalmadığından dolayı, üzüntü duyuyorsunuz. Hemen aklınızda, bir şeyleri kaybettiğiniz fikri oluşuyor. Her neye takılı kalıyorsanız, şayet ona takılı kalmasaydınız üzüntüyü bilmezdiniz. Hüzünle hiç karşılaşmazdınız. Yaşamak veya ölmek düşüncesi, sizin için önemli olmazdı. Peki, bunun ters olsaydı, nasıl bir ayrım oluşurdu? Tabii ki sizin olaylara bakış açınıza göre, oluşan fark. Zira sizler hayatın içinde kendi usulünüze göre ilerliyorsunuz ve tüm farklılıklar da buradan kaynaklanıyor. Hem de gerçekten, farklılıklar olmadığı veya tamamen önemsiz oldukları halde. Şayet gençliğe takılı kalmasaydınız, gençliğiniz geçip gidiyor diye üzülür müydünüz? Sadece yaşayıp, bu Dünya’yı olduğu gibi sevseniz, ne olurdu? Burada olmanın ayrıcalıklığını, sıcak veya soğuk, hızlı veya yavaş, yuvarlak veya kare, yani görünüşe göre ne zıtlık varsa onları olduğu gibi sevseniz, ne olurdu? Eğer Dünya’da sadece son bir saatiniz kaldığını bilseydiniz, ah nasıl da her bir deneyimin tadını çıkarmak isterdiniz. Oluşturduğunuz her resim karesinin tadını çıkarırdınız. Bir filmin içinde yaşadığınızı görürdünüz ve bu film içindeki tüm renkleri, tüm gölgeleri, varlıklı veya fukara gibi bir araya getirdiğiniz ne varsa, her yönüyle çok severdiniz. Yaldızlı ve parlak olanları da, gösterişsiz ve süssüz olanları da severdiniz. Severdiniz. Hem de nasıl severdiniz. Kendinizin henüz işlenmemiş ham elmas halinizi bile severdiniz. Gördüğünüz her suratı severdiniz. Yaratılışın her parçasını severdiniz. Tam da şu anda yaşadığınız bu Dünya’da yaşıyor olmanın sevinciyle, takla atardınız. Severdiniz. Sevgi’yle harmanlanırdınız ve Sevgi’yi, sadece Sevgi’yi bilirdiniz. Hayatta sadece bazı şeylerin sevilmeye değer ve bazılarının ise sevilmez olduğu fikrini, nereden çıkardınız? Bu farazi düşünce olmasaydı, yaşamın her karesini hisseder ve ne bir dakikasını ne de bir santimini, asla kaçırmak istemezdiniz. Zira hepsi sizin için, değerli ve güzel ve inanılmaz olurdu. Yeryüzünde hayat, işte böyle bir şeydir. MorAlev
Alıntı ile Cevapla
Cevapla

Etiketler
kalıyorsanız, neye, ona, takılı, şayet


Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB kodu Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı

Forum Jump


Tüm Zamanlar GMT Olarak Ayarlanmış. Şuanki Zaman: 09:18.


mersin escort alanya eskort