Türk Turan Tarihi düşüncesi
Türk tarihinin Kavimler göçünden önceki (M.S.IV.yüzyıl ortalarına kadar) en eski çağları henüz tam olarak aydınlatılamamıştır. Türk kavimleri devlet kuran, mükemmel teşkilâtı olan, yapıcı ve yaratıcı bir öğe olarak dünya tarihinde çok erkenden kendilerini göstermişlerdir. Türk ilinde geçmişlerde meydana gelen olaylar Türk milletinin her bakımdan büyük bir ulus olduğunu göstermek için esaslı bir kanıt teşkil etmektedir. Türk kavimleri tarih sahnesine çıkalı hem devlet teşkilâtı hem disiplinli yaşam ve askerî teşkilât bakımından en yüksek mertebeye ulaştıklarını daima göstermişlerdir. Tarihî şartların icabı olarak Türk kavimlerinin bir kısmı göçebe olmakla beraber, ziraatla meşgul olarak yerleşik hayata geçip ticaret ve sanatla uğraşarak şehirlerde yaşayan Türk zümrelerine de çok dönemlerde tesadüf edilmektedir. Bu bakımdan Türkler'in eski çağlarını yalnız''göçebe bir zümre'' sanmak doğru değildir. Eski Türkeli'nin büyük bir sahası bozkır olması itibariyle bura ahalisinin mühim bir kısmı tabiî şartlara müsait olarak göçebe hayatı geçirmek mecburiyetinde kalmıştır. Türkler'in kurdukları gerek ''göçebe'' ve gerek “yerleşik” devletlerin, güçlü şahsiyetler ve mükemmel teşkilatlar sayesinde büyük faaliyetler gösterdiği, yerine ve sırasına göre hayatın her sahasında gayet verimli işler icra ettiğini görüyoruz. Bu sebeple Türkler, büyük askeri devletler vücuda getirildiği gibi, ticaret, ekonomi ve kültür merkezleri yaratan gayet mühim Türk devletlerini veya zümrelerini tarihler kaydetmektedir. TÜRK TURAN TARİHİ DÜŞÜNCESİ Tarih boyunca birçok Türk devleti kurulmuş, bunların bazıları süper güç (cihan devleti) olarak dünyaya hükmetmiştir. Ama derhal belirtelim ki, ayrı ayrı isimler taşıyan bu devletler, aslında bir tek devletin, Türk Devleti'nin devamı idiler. Değişik adlarla anılmaları, kurucularının, hanedanlarının, beylerinin adlarını devlet adıyla bir tutmalarından ileri geliyordu. Kimi aynı dönemde birkaç Türk devletinin bulunduğunu, hatta bunların birbirleriyle üstünlük kurma savaşı yaptıklarını da görüyoruz. Bu vaziyet başka milletlerin tarihlerinde de görülür. Şu farkla ki, bu milletler vakit vakit varlıklarını devlet olarak koruyamadıkları halde, tarih boyunca en az bir bağımsız Türk devleti daima bulunmuştur. "Türk devletleri" deyimi için bu kısa açıklamadan sonra şu hususu da belirtmek isteriz:Türk devletlerinin sayısı Cumhurbaşkanlığı forsunda simgelenen Türk devletleri, belki Türk tarihinin en parlak yıldızları idi, ama tarihimizin parlak yıldızları bunlardan ibaret değildir. Bu yıldızların ilki olarak gösterilen Asya Hun İmparatorluğu da şüphesiz ilk Türk devleti değildi. Ama yakın zamana kadar yazılı belgeler bize Türk tarihini ancak Hun Türkleri'nden başlatacak kadar bilgi vermektedir. Gerek İslâm öncesi, gerek zamanımıza kadar devam eden İslâmî devirde, değişik adlarla tarihte yer saha Türk devletlerinin sayısı 110'dan fazladır. Bunların 15'i büyük hakanlık (imparatorluk), 38'i imparatorluk olmayan devlet, 34'i beylik, 4'ü atabeylik, 17'si hanlıktır. Ayrıca 1918'den bu yana kurulan Türk cumhuriyetlerini de sayıyoruz ki, bunların sonuncusu Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'dir. Hakanlık, beylik, atabeylik, gibi devlet şekilleri başka milletlerde pek görülmez. Başka milletlerin de buna eş siyasî kuruluşları elbette vardır ama birçok bakımdan farklılık gösterirler. Türklerin birçok devleti ve çeşitli kavimleri hakimiyetleri altına alarak kurdukları büyük devletlere Hakanlık ya da kısaca İl veya El denirdi. İmparatorluk halini almamış devletler de kimi tekrar "İl" veya "El" umumi adıyla anılırdı. İmparatorluk haline gelmiş Türk devleti, meselâ Hun imparatorluğu, geniş coğrafî bölgeleri ve çeşitli toplulukları daha iyi yönetmek için "Doğu Hakanlığı" ve "Batı Hakanlığı" olarak ikiye ayrılırdı.Teorik olarak en büyük hükümdar Doğu Türk Eli'nin Hakanı idi ve Batı Türk Eli'nin hakanı ona tâbi olurdu. Her iki hakanlığın yönetiminde Türk olmayan milletler de vardı. Bu idarî bölünme Gök-Türk'lerde de görülür. M.Ö. 2. yüzyılda Asya Hun İmparatorluğu'nda Türk hâkimiyetine giren yabancı devletlerin sayısı 26, Attila zamanında (M.S. 5. yüzyıl) Batı Hunlarına bağlı çeşitli yabancı milletlerin sayısı ise 35 kadardı. "BEYLİK" ler, hakana tâbi idiler ama, sınırları belli bir araziye sahiptiler ve aslî unsuru Türkler oluştururdu. Kendi sınırları içinde tam bağımsız idiler. Yalnız savaşlarda hakana yardım ederler, diğer zamanlarda da vergi verirlerdi: Karluk Beyliği, Tolunlular Beyliği, Saltuklu Beyliği, Karamanoğulları Beyliği, Aydınoğulları Beyliği... vb. Kimi beylikler çok büyüyüp gelişir ve hakanlık zayıflayıp çöktüğü vakit onun yerini alırdı. Meselâ bir Selçuk Bey, bir Osman Bey çıkar, kendi adları ile anılan beylikleri tekrar kendi adları ile anılan imparatorluklar haline getirirlerdi. "ATABEYLİK" de başka milletlerin tarihinde pek görülmez. Atabey, hükümdarların çocuklarını, küçük tiginleri, yani küçük prensleri eğiten, ırak bölgelere tecrübe kazanmaları için gönderilen bu hükümdar çocuklarına öğretmenlik, naiplik yapan bilge kişilere verilen bir ünvandı. Bunlardan bazıları, özellikle merkeze ırak yerde olanlar, devlet zayıfladığı vakit bulundukları yerin idaresini kendi ellerine alır, bağımsızlıklarını duyuru ederlerdi. Meselâ Tuğteğinliler ve Böriler Suriye Atabeyliği'ni, İl-Denizliler Azerbaycan Atabeyliği'ni kurmuşlardı. "HANLIK"lar daha çok Altın-Ordu devletinin dağılmasından sonra meydana çıkmış siyasî yapılardı. Timur, Ozbekistan'ı aldıktan sonra Altın Ordu devleti dağılmış ve Kıpçak bozkırlarında yaşayan, hanedana mensup yöneticiler arasında taht mücadelesi, hükümdarlık mücadelesi başlamış, mücadeleyi yapanlar ya da kazananlar, kendilerine, eski Türk devletinin hakanlarını temsil etmek için "Han" veya "Kağan" ; kurdukları devlete de "Hanlık" demişlerdir: Kazan Hanlığı, Özbek Hanlığı, Kırım Hanlığı, Buhara Hanlığı, Kaşgar-Turfan Hanlığı... gibi. Hun İmparatorluğu'ndan önce de Türk devletleri kurulmuş olduğu muhakkaktır, ama vesika ve kaynak yetersizliğinden bunların varlığını ancak Asya Hun imparatorluğu'ndan itibaren takip edilebilmekteyiz
|