Mısır Uygarlığı
Mısır Uygarlığı Uygar cemiyet biçimlerinin İ.Ö. 2500 dolaylarından önceki dönemde yayılması son radde özel coğrafya koşullarını gerektirdi. Uygar zanaat ve bilgi düzeylerine ulaşmak için lüzumlu olan uzmanlar ordusu yalnızca sulama yapılabilen ırmak vadilerinde o tarihlerde bilinen tekniklerle beslenebilirdi. Sümer'e oldukça yakın çevrelerde bulunan birkaç küçük ırmak bu özel koşulları yerine getirdi. Örneğin Ürdün Irmağı ve bugün denize yakın bir yerde Dicle'ye karışan ama eski zamanlarda doğrudan Basra Körfezi'ne akan Karun Irmağı kıyıları boyunca çok eski kentlerin doğduğu görüldü. Arkeologların ilerde başka yerlerde bunlara benzeyen öteki kentleri de gün ışığına çıkarmaları olasılığı var. Ancak bu ırmak vadileri büyük toplumların ülkeleri haline gelme yolunda Sümer'le ya da Nil ve İndüs vadilerinde birbiri ardı sıra ortaya çıkmakta olan öteki eski uygarlıklarla karşılaştırılamayacak kadar küçük yerlerdi. 1930'lara kadar Mısır'ın yeryüzünün en eski uygarlığı olduğuna inanıldı. Ama günümüzün Mısırbilimcileri eskiliği ilk olarak 1920'lerde ortaya çıkarılan Sümer'in Mısır uygarlığından önce doğduğu konusunda görüş birliği içindeler. Yukarı Mısır'la Aşağı Mısır'ın Kral Menes yönetiminde birleştirilmesi Mısır tarihinin geleneksel başlangıç noktası olarak alınır. Bu birleşmenin gerçekleştiği İ.Ö. 2850 dolaylarında Sümer kentleri birkaç yüz yıllık gelişme dönemlerini geride bırakmıştı bile. Sümer'in Mısır uygarlığının gelişmesinin ilk evreleri üzerindeki etkilerinin küçük ama şaşmaz izleri saptanmıştır. Bu nedenle Basra Körfezi'nin başından yola çıkan denizcilerin Arabistan kıyılarını dolaşıp Kızıldeniz'e ulaşmaları ve burada dar Nil Vadisi'nde oturan halklarla karşılaşmaları olası görünüyor. Sümerlilerin o tarihlerde bildikleri tekniklerin ve düşüncelerin aşağı Dicle-Fırat bölgesindeki çevreye eş bir çevre içinde yaşayan eski Mısırlılar için özel bir önemi vardı. Menes'in yaşadığı tarihlerde Mezopotamya'da sulama metalürji yazı saban tekerlekli araçlar ve anıtsal yapılar ortaya çıkmış bulunuyordu. Bunların hepsi son radde hızlı bir öykünme ve uyarlanma süreciyle Mısırlıların yararlanacakları biçime sokuldu. Mısır'ın siyasal birliğinin gerçekleşmesi Sümer araç takımının içindeki öğelerden Mısır mahalli gelenekleriyle ya da coğrafya koşullarıyla uyuşmayanların bir yana bırakılarak Mısır'a müsait görülenlerin hızla benimsenmesi sürecini daha ileri noktalara taşıdı. Bir başka deyişle Mısır uygarlığı kendine özgü biçem (üslup) birliğiyle ve kurumsal yapısıyla hızla ortaya çıktı. Mısırlıların Sümer deneyiminden yararlanabilmelerinin sağladığı üstünlükle Mezopotamya'da bin yıl ya da daha uzun bir sürede olanların Mısır'da gerçekleştirilebilmesi için bunun yarısı kadar az bir süre yetti. Mısır ve Sümer toplumsal yapıları arasındaki önemli farklılıklar Mısır uygarlığını hem daha yetkin hem daha dayanıksız kılan farklılıklardı. Mısır'da her şey tanrı-kralın yani Firavun'un sarayı çevresinde odaklaştı. Sümer'de tanrıların gereksinimleri ıra özellikleri ve davranışları bakımından insanlara benzedikleri sanılmakla beraber göze görünmez olduklarına inanılmıştı. Mısırlılar ise krallarının bir tanrı olduğunu duyuru ettiler. Kendisi ölümsüz olduğu gibi öteki insanlara da ölümsüzlük bağışlayabilirdi. Bu inancın altında Firavun'a boyun eğilmesini sağlayacak güçlü bir güdüleme yatar. Çünkü değerbilir bir tanrı-kraldan bu dünyada kendisine iyi hizmet etmiş olanları kendi tanrısal ölümsüzlüğü sırasında sadık hizmetçileri olarak yanında bulunmalarına ruhsat vererek ödüllendirmesi umulabilir. Öte yandan Firavun'a karşı çıkmanın cezası öteki dünya yaşamına ilişkin tüm umutların yitirilmesi anlamına gelecektir.
|