Öfkenizle baş etmeyi öğrenebilirsiniz
Öfkenizle baş etmeyi öğrenebilirsiniz Trafikte çıldırıyor, evde eşinizin her söylediğine sinirleniyor, artık öfkenizle baş edemiyorsanız zor durumdasınız demektir. Çünkü öfke büyüdükçe dertler de büyümeye, sorunlar işin içinden çıkılmaz hal almaya başlıyor. Aslında cemiyet olarak öfkeliyiz. Yaşadığımız şehre öfkeliyiz, çevremizdekilere öfkeliyiz, trafiğe öfkeliyiz... Kısacası her şeye öfkeliyiz. En küçük şeylere bağırıyor, kavga çıkarıyor kimi de ortada hiçbir neden yokken başımızı derde sokabiliyoruz. Oysa öfke de sevmek, nefret etmek, mesut olmak gibi bir duygu. Farkı ise gerisinde var olan başka duyguları gizleyen bir his olması. Öfkeli insanları maske takmış kişiler olarak tanımlayan Uzm.Psk.Süleyman Hecebil, “ Öfke, mesut olmak gibi doğal bir duygu. Bu duygunun doğal olmayan şekli, kişinin kendisine, çevresine ziyan verecek şekilde ortaya çıkmasından kaynaklanıyor. Böyle olduğunda kişinin ilişkileri riske giriyor, çevresindeki insanlar ziyan görmeye başlıyor. Öfkeyi denetim etmek için ise önce öfkenin doğal bir his olduğunu kabul etmek gerekiyor” diyor. Neden öfkeleniyoruz? İstenmeyen sonuçlar Öfkelenmemize neden olan birçok neden bulunuyor. Bu sebeplerden biri istenmeyen sonuçlarla karşılaşmamız oluyor. Örneğin mağazada alışveriş yapıp kasaya geldiğimizde kredi kartımız tasdik vermezse aldığımız şeyleri kasada bırakmak zorunda kaldığımızda öfkeleniyoruz. Sevdiğimiz birinden aynı karşılığı alamıyorsak ya da bir yere gitmemiz gerekirken trafik yüzünden gidemiyorsak öfkeleniyoruz. Beklentiler Beklentilerimiz karşılanmadığında da öfkeleniyoruz. Örneğin terfi edemediğimizde öfkeleniyoruz, eşimiz beklentilerimizi karşılamadığında öfkelenebiliyoruz. Günlük yaşamdan beklentilerimiz gerçekleşmediğinde de tepkimizi öfke göstererek veriyoruz. Engellenme Bir mani ortaya çıktığında, bizi kısıtlayan bir vaziyet olduğunda öfkeleniyoruz. Psikolog Süleyman Hecebil, “Örneğin ergen bir çocuğa dışarı çıkamazsın denildiğinde öfkeleniyor. İnsanlar en çok trafikte öfke yaşıyor çünkü ulaşmak istedikleri yere ulaşmakta zorluk çekiyor ve engelleniyor. İstedikleri gibi davranamıyor ve çaresizlik içinde uzun süre trafikte kalabiliyorlar” diyor. Uzm.Psk.Süleyman Hecebil, “Öfke nedeniyle bize başvuran kişilerin aslında neye öfkelendiğini bulmaya çalışıyoruz, neyi maskelemeye çalıştığını öğrenmek istiyoruz. Eğer korkuyorsa, yetersizlik duygusu yaşıyorsa o duyguyu ortaya çıkarmaya çalışıyoruz. Çünkü öfke aslında başka bir duygunun ifadesi oluyor” diyor. Kaygı Kaygılandığımızda ve korktuğumuzda öfkeleniyoruz. Özellikle çocuklarımıza bu nedenle ziyan verebiliyoruz. İyi ebeveyn ya da baba olamama, iyi çocuk yetiştirememe kaygısı ve korkusu çocuğu denetim etme isteğini doğuruyor. Bir ebeveyn ya da baba çocuğunu denetim ederse daha iyi bir ebeveyn olacağını düşünüyor. Olayları denetim edemeyeceğimizi gördüğümüzde ya da işlerin kontrolden çıktığını ayrım ettiğimizde korku yaşıyoruz. Fakat bu durumda ‘Korkuyorum’ ya da ‘Kaygılanıyorum’ diyemiyor tam bilakis maskelenmil bir biçimde tepki veriyoruz. Gerçek duygumuz kaygı olsa da anlatım ettğimiz his öfke oluyor. Haksızlık Haksılığa uğradığımızı düşündüğümüzde de öfkeleniyoruz. Haksızlığa uğramak demek kaale alınmamak anlamına geliyor. Sınıfta bir öğrenci öğretmeni ya da diğer öğrenciler tarafından dikkate alınmıyorsa kendini bir şekilde var edemiyorsa, ‘Sen bizim için değerlisin’ mesajını alamıyorsa öfkelenmeye başlıyor. Bunu da saldırganlık gibi öfke davranışıyla gösterebiliyor. Aynı şey ilişkilerde de geçerli oluyor. Eşimiz tarafından önemsenmediğimizi ve anlaşılmadığımızı hissettiğimiz durumlarda öfkeleniyoruz. Ama ‘Ben kendimiz senin yanında önemsenmemiş hissediyorum’ değil, tamamen öfkelenerek ‘Beni dinlemiyorsun, beni önemsemiyorsun’ gibi öfke duygusuyla anlatım ediyoruz. İthal öfke Öfke kimi de ithal edilmiş oluyor yani ebeveyn ve babalarımızdan bize aktarılmış olabiliyor. Çocukluk dönemimizde kendimizle ilgili bazı kararlar veriyoruz. Örneğin bir problemi nasıl çözeceğimize ilişkin kararları bu dönemde veriyoruz. Psikolog Süleyman Hecebil, “Eğer öfke evdeki ilişkilerde işe yarıyorsa, öfkelenen kişinin hayatını kolaylaştırıyorsa çocuk ‘Öfkeli olursam insanlara kendimi daha basit kabul ettirebilirim’ diye düşünüyor. Her şey öfkeyle anlatım edilebilir sonucuna varıyor. Kimi de öfkenin çok yoğun olduğu ailelerde eğer baba çok öfkeliyse ve anneye sözel ve fiziksel şiddet uyguluyorsa bunu gören çocuk, ‘Babam gibi olmayacağım, annem gibi olacağım’ diye bir karar veriyor. Her eşcinselliğin ardında böyle bir neden olduğunu söyleyemesek de bazılarında bu vaziyet yaşanabiliyor. Ayrıca kızdığınız şeylerin bazılarına baktığınızda aslında ebeveyn ve babanızın kızdığı şeylere öfkelendiğinizi görürsünüz” diyor. Yetersizlik Bir başka öfke sebebi ise yetersizlik duygusu oluyor. Ne kadar çok yetersizlik duygusu yaşarsak hem kendimize hem de karşımızdakilere karşı o kadar öfkeli oluyoruz çünkü bir işe yaramadığımızı ve değersiz olduğumuzu düşünüyoruz. Karşımızdakilere öfkeleniyoruz çünkü içimizdeki değersizliği görmelerini istemiyoruz. Psikolog Süleyman Hecebil, aşırı öfkeli olan kişilerin aslında son radde kırılgan ve zayıf olduklarını belirterek, “Bu kişiler dışarıdan zayıflıklarının ayrım edilmemesi için kabuklarını sertleştiriyorlar. Böyle bir durumda o kişiye özgüven kazandırmak gerekiyor” diyor. Gizli duygular İçte tutulmuş ve dışa vurulmuş olmak üzere iki tür öfke bulunuyor ve dışa vurulmuş öfke içte tutulandan daha iyi bir vaziyet oluyor. Öfkesini içinde tutan bazı kişiler alkol alıyor. Alkol öfkeyi geçici olarak yatıştırabiliyor ama eğer o kişi içte tutulmuş bir öfke yaşıyorsa alkol alınca bu öfkeyi dışarı çıkarıyor. Rahatlama oluyor ve öfkeyi tutamaz hale geliyor. Bu nedenle alkol alınca çığrından çıkan insanlar öfkeyi içinde tutan insanlar oluyor. Öfke Kontrolü Öfke kontrolünün temelinde düşünsel düzenlemeye ihtiyaç bulunuyor. Psikolog Süleyman Hecebil, “Bu dünyada her an her şey olabilir buna inanmak gerekiyor. Trafik tıkanabilir, kötü bir insana rastlanabilir, trafikte biri önümüze geçebilir, yol vermeyebilir, işte hak etmediğimiz bri davranışla karşılaşabiliriz. Bu dünyada sadece bizim kurallarımızın olmadığının farkına varmalıyız. Öfkeyle insaları adam edemeyeceğimize inanmamız lazım. Sağlıklı kalabilmek için olasılıklar dünyasında yaşadığımızı kabul etmeliyiz. Bu duyarsız olmak anlamına gelmiyor ama bu gerçeği de kabul etmek gerekiyor” diyor. Öfke kontrolünde iletişim çok önemli. ‘Ben sana kızdım’ demek yumruğu yere vurarak öfkelenmekten daha iyi bir sonuç verecektir. Çünkü öfkemizi davranışsal ve sözel olarak dışarı vurmaya başladığımızda karşımızdakinin bizi duyma şansı kalmıyor. Karşımızdaki kişi öfkeli bir davranış karşısında kendini kapatıyor ve korunmaya geçiyor. Ama öfkelendiğimizde ‘Ben çok öfkelendim’ derseniz karşınızdaki sizin nasıl bir durumda olduğunuzu anlamaya çalışıyor. Hecebil, “Gerçekten öfkelendiğimizde “Şu an ne düşünüyorum? diye düşünmeliyiz. ‘Ben kendimi değersiz mi hissediyorum? Eğer böyleyse bunu düzeltmek gerekiyor. Kimse değerinizi yükseltip, alçaltma gücüne sahip değil. Başkalarının değerlendirmelerini kendinize mal ediyorsanız bunun farkına varmanız gerekiyor” diyor. İntiharlara bakıldığında çocukluk döneminin intihar üzerinde etkisi olduğu görülüyor. Çünkü intihar kendine dönük en yıkıcı saldırganlık ve öfke. İntihar edecek kişi hem kendine öfkeleniyor ‘Değersizim’ diyor, hem de karşısındakilere öfkeleniyor ‘Öyle bir devinim yapacağım ki sizin canınızı yakacağım’ mesajı veriyor. Uzm.Psk.Süleyman Hecebil
|