Eleştiriyi Buyur Etmek mi, Kabul Etmek mi?
Eleştiriyi Buyur Etmek mi, Kabul Etmek mi? “Eleştirinin tadına doyum olmaz” demiştik. Biraz şakaydı biraz ciddi. Eleştiren kişi bir davranışın değiştirilmesine odaklanmalı; tanımını yapıp menfi etkilerini belirterek yeni ve müspet davranışı bildirmeliydi. “Eleştirinin tadına doyum olmaz” demiştik. Biraz şakaydı biraz ciddi. Eleştiren kişi bir davranışın değiştirilmesine odaklanmalı; tanımını yapıp menfi etkilerini belirterek yeni ve müspet davranışı bildirmeliydi. Bir kişiyi doğru dürüst eli yüzü düzgün bir şekilde eleştirmek ne kadar zorsa eleştiriyi doğru bir biçimde almak en az o kadar zor. İşin içine öyle çok düşünce his ve zihinsel fırtına giriyor ki eleştirilen kişi çocukluktaki tepkilerine kolayca art dönüyor. Örneğin bir iş arkadaşınız size çok konuştuğunuzu yüksek sesinizden rahatsız olduğunu ve veriminin düştüğünü söylüyor. (Büyük olasılıkla sizin gönlünüzü almak için takdir sandviçi kullanmayı da bilmiyordur.) Bu sevimsiz eleştiriye sizden gelebilecek olası otomatik tepkiler şunlar olabilir: • “Ne yani benim yüzümden mi zam alamadın?” • “Hiçbir ses çıkarmaya hakkım yok değil mi? Hepiniz sözleştiniz bana yükleniyorsunuz” • “Sen kendi çıkardığın seslere bak kalemini masaya vurup duruyorsun benim de kafam şişiyor!” • “Sen kendini ne zannediyorsun? Ben susarsam seni şef mi yapacaklar?” • “Bunu söylemeyecektin. Çok kırıldım artık hiç konuşmayacağım. Hele seninle hiç!” • “Alttan aldık kafamıza çıktın istediğim gibi konuşurum sana ne? Haydi git sıkıysa umumi müdüre şikayet et.” • “Bir daha senin işini yaparsam buradan cesedim çıksın!” Bu böyle uzayıp gider. Toplumumuzda çok az kişi otomatik olarak • “Ay çok pardon. Kimi kendimi kaptırıyorum haklısın. Bir daha yaparsam beni uyar lütfen bu alışkanlığımı bozmam lazım. Uyarın için teşekkür ederim” der. Aslında mesele otomatik tepkilerdedir. Belki bu son yanıt da doğru değildir iş arkadaşlarınızın verimini düşürecek kadar konuşup konuşmadığınızı dürüstçe tartmanız gerekir. Otomatik savunma mekanizmaları ya da saldırı stratejileri kullanmadan önce eleştiyi zihin kapılarımızdan içeriye buyur edelim bir bakalım bu arkadaşımız ne diyor? Eleştiren kişi kim olursa olsun sözleri hoşumuza gitse de gitmese de eleştiri bir geribildirimdir muhakkak dinlenmesi gerekir. Eleştiriyi sakince önyargısızca dinleyebilmek içimizdeki çocuksu tepkileri susturmak ağırbaşlı düzeyde farkındalık geliştirmeyi gerektirir. Bebekliğimizde verdiğimiz kararların en ciddilerinden biri anababalarımızın gözünde “değerli” olup olmadığımızdır biliyorsunuz. Erken yaştaykenanababamızın kendi anababalarından miras aldıkları davranışlarını olgunca ve bilgece değerlendiremeyiz. Neden-sonuç ilişkilerini iyi analiz ederek kuramayız ve “Beni seviyorlar” ya da “Beni sevmiyorlar” kararından yola çıkarız kendimizi değerli ya da değersiz hissederiz. Aynı zamanda her eleştiri değerlendirilmeyi hak eder. Geribildirim almak aynaya bakmak gibi bir şeydir; yaşamın pek çok anında yüzümüzün aldığı ifadeyi görmeyiz ayna bize birşeyler söyler nasıl algılandığımız konusunda ipuçları verir. Eleştiri aldığımızda birisi kendimize bakmamızı kendimizi incelememizi sağlar. Demek ki neymiş? Eleştiriyi derhal buyur edelim ama derhal kabul etmeyelim. Değerlendirme sürecini uzun sakin bir süreç haline getirmek en iyisi. Elimizi vicdanımıza koyalım ve değerlendirelim: • Tepkilerimiz otomatik mi? • Hangi duygularla ve hangi düşüncelerle bu tepkiyi verdik? • Eleştirilen davranışın ne olduğunu tam olarak anladık mı? • Eleştirildiğimiz konuya mı odaklanıyoruz yoksa eleştirinin tarzına mı? Tamam tarz katı olabilir alaycı olabilir. Mesele etmeyelim. Herkes nasıl eleştiri sunulur bilmiyor ki. • Eleştiren kişinin niyeti müspet mu? Yoksa size ziyan vermek için uğraşıyor mu? Mobbing mi uyguluyor yoksa içten mi? • Eleştiriyi tam olarak anladık mı? Anlamadığımız bir nokta varsa bunu açıklamasını istedik mi? Birden çok mevzu, bahis var mı? • Eleştirilen davranışımızı değiştirmeyi göze alacak kadar açık ve özgür müyüz? • Davranışlarımızı önerilen yönde düzeltmenin doğru bir adım olduğunu mantık ile kabul etsek de içimizden hangi romantik dirençler geçiyor? Bizi durduran inaçlarımız var mı? • Ortam ve zamanlama eleştiri almaya müsait mu? Bir başkasının yanında alınan eleştiri berbat birşeydir. Gürültühava koşulları vb iletişimi menfi etkileresela erkekler takımları maç kaybetmiş ise kadınlar tane görme öncesinde iseler iletişimde öfke kırgınlık ve benzeri duygular yaşarlar. • Evet! Esas konuya gelelim: Bu haklı bir eleştiri mi? Gerçek payı var mı? El vicdanda düşündük diyelim. Şimdi arkadaşınıza art dönerken sadece üç olasılık var: 1. “Evet söylediklerini iyice düşündüm. Eleştirdiğin konuda tamamen haklısın. Hatalıyım düzeltmem gerekiyor” 2. “Evet düşündüm ve tarafsızca değerlendirmeye çalıştım. Kararımı verdim: Eleştirinin şu bölümü haklı diğer bölümü haksız. Hatalı olduğum bölümü düzeltebilirim art kalan davranışlarım iyi onları değiştirmeme gerek yok” 3. “Bu eleştiriyi iyice düşündüm amaçlarım çerçevesinde değerlendirdim. Eleştirilerine hiç katılmıyorum. Eleştirdiğin davranışlarımın nedenlerini açıklayabilirim ve tamamını reddedebilirim.” İşte bu kadar kolay! Bunlardan birini seçtiğinizde eleştiriyi değerlendirmiş gerekeni yapmış olursunuz. Peki bizi uyaran kendimize bakmamızı sağlayan kişiye bu “geribildirim” için teşekkür ettik mi? Eminim bu sayfayı okuduktan sonra alışkanlıklarınız devam edecek. Kendinize vakit tanıyın. Eleştiri duyduğunuzda derhal alışkanlıkla eski tepkilerinizi tekrarlamamaya çalışın. Yeni tepkiler geliştirinceye kadar elinizden geldiğince eleştiriye açık olun. Hem söylenenleri bir kez daha dinleyin: Belki de bu doğrudan size yöneltilmiş bir eleştiri bile olmayabilir! Arkadaşlarınız aileniz ebeveyn babanız kimi sadece yakınmak isterler değil mi? SaygılarımlaGülcan Arpacıoğlu
|