![]() |
![]() |
#1
|
|||
|
|||
![]()
Bilindiği gibi içinde yaşadığımız bedenimiz, fızikoşimik yasalarla işleyen canlı biyolojik bir yapıdır. Biyolojik bir madde kütlesi olarak kullandığımız beden, ruhsal deneyimler için müteal düzeyde oluşturulmuş bir yapıdır. Maddenin esas özelliklerinden biri olan elektriksel ışıma olayı, bizim bedenimiz içerisinde de cereyan etmektedir. Bedenimizin çevresinde iki ayrı kanaldan olmak üzere değişik vibrasyonel farklılıklarda ışıma oluşmaktadır. Bunlardan birine esiri beden, ötekisine AURA diyoruz. Aura' yı iyice anlayabilmek için esiri bedeni tanıyıp bilmemiz gerekir.
ESİRİ BEDEN: Esiri beden, tamamen fizik yasalarına bağlı olarak, bireyin vücudunun derisinden 10-15 cm. kadar genişlikte olmak üzere, değişik vibrasyondaki ışımalardır. Esiri gövde kanalıyla, mantal düzeydeki değişiklikleri, organ rahatsızlıklarını, bedensel gerilim ve stresleri algılamak mümkündür. Sağlık koşullarına bağlı olarak değişen esiri bedenden ruhsal tedavi ve şifacılıkta yararlanılır. Esiri bedende renkler kararlıdır, ve değişimler sadece tonlar düzeyinde kalır. Kol ve Bacaklar : Mavimsi Gri. Gri, Mor, Baş ve Omuzlar : Pembe, açık mavi olarak değişir. AURA: İncelendiğimiz kadarıyla Esiri Bedenin kararlı ve bedensel bir ışıma olduğunu anladık. Aura konusuna gelince onun tanımını şöyle yapabiliriz: Gövde aracılığıyla her türlü ruhsal etkinliğimizin vibrasyonel olarak yansıdığı ve dışarıdan gelen titreşimleri yine gövde vasıtasıyla ruhsal mekanizmaya aktaran bir ışın duvarıdır. Aura, bizim umumi ruhsal realitemizi, tekamül düzeyimizi ve o andaki tasavvurlarımızı, ruhsal gerginliklerimizi görebileceğimiz bir televizyon ekranı gibidir. Sadece bizlere özgü bir ışıma olayı değildir, hayvanlarda ve bitkilerde de vardır. Kısacası şuurlu her varlığın bünyesinde aurası vardır. Auranın dili renklerdir; çünkü, bu ışıma olayı sürekli değişken titreşimlerden oluşur. Auranın işlevi, şuurlu varlıklar arasında, kontrol, denge ve haberleşmedir. Bu denetim ve haberleşme nasıl olmaktadır? Her şuurlu varlık ruhsal düzeydeki etkinliğini sürekli olarak bedenlerine ve oradan auralara yansıtırlar. Auralar birbirleri arasında sürekli bir iletişim halindedir. Bizler bu iletişimi farkında olmadan otomatik olarak kurmaktayız. Örneğin; insanlar arasında sempati ve antipatinin oluşumu. Bitkilerde bu sürekli vardır ve onların umumi yaşam gerçekleri ve haberleşmeleri bu düzeyde cereyan eder. Hayvanlar da aynı şekildedir. RENKLER: Auradaki değişik titreşimler farklı renkleri içerir. Her rengin kendine özgü özel bir kodu ve yorumlanması vardır. AURA'DAKİ TEMEL RENKLER Kırmızı Turuncu Sarı Yeşil Mavi Mor Kahverengi Gri Kırmızı: Genellikle sağlıklı bireylerin ve yardım etmeyi sevenlerin auraları kırmızı olur. Bu tür kişilerde önderlik duygusu kabarıktır. Bulanık Kırmızı: Kötü huylu, ahlaksız kişilerde mevcuttur. Donuk Mat Kırmızı: Sinirli, huysuz, stresli, çok romantik çalkantı içinde olanların göz çevresinde çok kuvvetlidir. Turuncu: Akılcıl, realist ve tutucu insanlardır. Bu insanların yaptıkları eylemler genellikle olumludur ve bu eylemleri akıl düzeyinde programlarlar. Sarıya Kaçan Turuncu: Şahsiyeti güçlü olanlarda, polemiğe girmeyi. araştırmayı seven insanlarda mevcuttur. Sarı: Tekamül düzeyi yüksek olan insanlarda bulunur. Bunlar güvenilir, temiz, sempatik. olduğu gibi görünen tiplerdir. Altın Sarısı: Sarı rengin üzerindeki özelliklere sahip insanlarda altın sarısı renk egemendir. Kahverengi Sarı: Negatif tipli ve büyüklük kompleksi olan kimselerde görülür. Kırmızı Sarı: Fiziksel olarak güçlü ve zeki kimselerde bulunur. Yeşil: Hayvanları, bitkileri seven insanlarda ve bedensel değerlere önem veren kişilerde bulunur. Yeşilde hafif kırmızılık varsa bunlar aptal ve zeka noksanlığı olan tiplerdir. Mavi: Sağlıklı, dengeli, istikrarlı tiplerde vardır. Güvenilir ve otorite sahibi kimselerde bulunur. Mavide sarılık egemen ise; bunlar istikrarlı ve iradeli bireylerdir. Mavide kırmızılık varsa, o kişide cimrilik ve madde arzusu bağımlılığı gelişmiştir. Mor: Bu tipler, ruh hastaları ve yardıma muhtaç, elinden tutulması gereken bireylerdir. Bunlar yalancıdırlar. Morda kırmızılık varsa, olduğundan değişik görünen tiplerdir. Kahverengi-Gri: Tekamül düzeyi genellikle art tipli varlıklarda vardır. Kahverengi renk egemense, bunlar ihtiraslı, nefsani tiplerdir. Gri tip egemense, amacına ulaşmak için herşeyi çıkarı için kullanan tiplerdir. Gride kırmızılık varsa, bunlar dalkavuk tipli insandır. Yapılan Deneysel Tecrübelerde Meydana Çıkan Renklerin Etkileri Renkler arası sempatizasyon: Sarı ve kırmızı ahenk sağlıyor. Turuncu ve mavi ahenk sağlıyor. Kahverengi ve gri ahenk sağlıyor. Mor renk yalnız kendiyle ahenk sağlıyor. Kırmızının egemen olduğu mavi, yeşille ahenk sağlıyor. Yeşil aynı zamanda sarıyla dengeye giriyor. Renkler arası antipati : Kahverengi ve gri bütün renklerde polarize oluyor (itişiyor). Yeşil renk, sarı ve kırmızıyla itişiyor. Turuncu kırmızıyla ahenk kuramıyor. Maddesel formların renkleri ve bireyler üzerindeki etkisi: Kırmızı: Fiziksel kuvveti dürtülüyor, heyecan ve inatçılık artıyor, kuşkuculuğu kuvvetlendiriyor. Turuncu: Sakinleştirici, vibrasyonları yumuşatıcı ve hissettirici oluyor. Mavi: Zihinsel melekeyi arttırıyor, ferahlık sağlıyor, bitkiler için çok geçerli ve etkileyici bir renktir. Yeşil: Psikolojik bir yatıştırıcı, bedeni gerginlikleri yumuşatıcı, derinlik veren, düşünce perspektifini kısan bir renktir. Sarı: Ruh ve gövde ilişkisinin düzenlenmesinde yardımcı olan bir renktir. Düşünceyi ve şuur alanının ufkunu genişleten renk olarak kabul edilir. Auraların değişiminde varlığın ruhsal durumunun çok büyük bir önemi vardır. Sizin antipatik bulduğunuz bir kişinin bu durumu, onun aurasındaki vibrasyon düşüklüğünden değil de, sizin o dönem içerisindeki ruhsal durumunuzda bazı iniş ve çıkışların sıklaşmasından oluşmuş olabilir. Birtakım sıkıntılar geçirmiş olabilirsiniz, bazı konulara bağlanmış, bazı yan tesirler altında kalmış olabilirsiniz ya da şuur altında bazı program değişiklikleri (bozuklukları) olmuş olabilir. Bunlar sizin psişik niteliğinizde, kalitenizde birtakım değişiklikler oluşturabilir ve auranızın karşı aura ile kontaktına mani olabilir, sizi yanıltabilir. Bazen insan kendi çocuğunu bile sevmez. Bakarsınız bir saat sonra yine bir yayılma ortaya çıkar, sanki siz o insan değilsinizdir. Vakit zaman kendimizden bile sıkılırız. Karşımızdaki kişiyi antipatik buluşumuzun bir nedeni de, onunla bir aura girişimi yapamayışımızdandır. Diyelim ki, lüzumlu girişimi yaptık, ama o arkadaşımız bizim bulunduğumuz durumda değil ya da onu da bir tarafa bırakalım; bu kez gerçekten auralar arasında girişim olmayacak tarzda düzey, vibrasyon farkı vardır. Bunu kabul edeceğiz. Ne kadar uğraşsanız olmaz ve yürümez, bağdaşamazsınız. Büyük hüsranla biten evliliklerin, ortaklıkların, çabuk bozulan ya da yürümeyen dostlukların nedeni budur. Düzey farkı vardır. Yaklaşmak uzaklaşmak farklı şeydir, üst ve alt seviyede bulunmak ayrı şeydir. Bu yükseliş çok zordur çünkü planlar farklıdır. Aynı planda birbirine yaklaşmak daha kolaydır. Ama giderek ayrılıklar başlar ve irtifa kaybedilirse, ara açılmışsa, çok zor düzelir. Siz fedakarlık yaparsınız, irtifa kaybedersiniz, kendinizi feda edersiniz, yine tutmaz. Bir süre sonra yine siz kendi düzeyinize veya o kendi düzeyine dönmek zorundadır. Ahenk sağlamanız için o, sanki bir balon gibi yükselmelidir. Başka çaresi yoktur. Ancak o vakit ahenk sağlanacaktır. Bunun için de insanın ağırlıklardan, yani benliklerinden kurtulması gereklidir. Bu da zordur çünkü; varlığın en büyük endişesi ve kaygısı, benliğini kaybetme korkusudur. İnsanın en geliştiği an, elindeki malzemesinin yok olduğu andır. Bütünleşmek, birliğe katılmak böyle olur. Bütünleşmek, benliğe ait her şeyi terk etmektir. Bunu, yani planın eli ayağı olmayı başaran bireyin, kendini kanıtlama isteği de ortadan kalkar. |