Forumbulteni.Com     forum  

Geri Git   Forumbulteni.Com > >
Yardım Topluluk Ajanda Bugünki Mesajlar Ara

Cevapla
 
Seçenekler Stil
  #1  
Alt 10.Nisan.2019, 19:16
Belinda Belinda isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Moderator
 
Üyelik tarihi: 14.Ocak.2019
Mesajlar: 272
Standart Teori ve Pratiğin Birliği

Neden teori ile pratiğin birliği üzerinde ısrar etmek gerekir?


Diyalektik materyalizme göre bilgi, aklın, duyuların verilerini "yorumlamasına" aracılık eden bir işlem değildir, insan beyninde gerçeğin gittikçe daha doğru, daha şaşmaz yansısını oluşturan karmaşık bir süreçtir. Biliyoruz ki, bu süreç, nitel bakımdan birbirinden ayrılan iki dereceyi içine alır: duyusal derece, ussal radde ya da pratik ve teori. Ayrıca gördük ki, pratik, teorinin mecburi devinim noktası, bilginin kaynağıdır ve aynı zamanda gerçeğin ölçütüdür. Şu halde her teori, mecburi olarak, pratiğe dönmelidir ve bu, iki nedenden böyle olmalıdır: birincisi, teori, kati olarak pratik tarafından yaratılmıştır, dünyayı seyreden hevesli bir hoş merak için değil, dünyayı değiştirmeye yardım etmek için kurulup hazırlanmıştır; ikincisi, mademki gerçek, kesiksiz devinim ve değişikliktir, kendi kendine yeterli olmaya çalışan bir teori, kısırlaşır, artık ölü bir dogmadan başka bir şey değildir; ısrarla, durmadan pratiğe dönmezse, bilgi süreci duraklar, artık gerçeğin gittikçe daha kesin, daha şaşmaz bir yansısını elde etmek, teorinin yetersizliklerini düzeltmek, dünya bilgisini derinleştirmek olanaklı olmaz.

Bilginin tüm birinci dereceye, duyumlar derecesine dayandığını düşünen filozoflara görgücü (empiriste) denir; fikirlerin, teorik bilginin rolüne büyük yer veren, ama onları gökten inmiş sayan, fikirlerin pratikten çıkamayacağını kabul eden filozoflara da rasyonalist (akılcı) idealistler denir. Bunlar da, ötekiler de, bilginin iki derecesini keyfi olarak ayınırlar; bu iki derecenin birliğini kavramazlar.


Bu tezin devrimci pratik alanındaki önemi kolayca anlaşılabilir. Bilimlerde olduğu gibi, burada da her insanın kendisi, her şeyi deneyemez; teorinin hazırladığı ve işçi hareketinin yüz yıllık deneyimi sayesinde yanlışlığı daha önce kabul edilen ve düzeltilen dünya anlayışlarına kapılmak istemeyen her insanın özümlemeye çabalamak zorunda olduğu birikmiş bir toplumsal deneyim vardır.
Teoriyi ihmal eden pratikçiliğe saplanır, körler gibi davranır ve karanlıklar içinde yürür. Pratiği ihmal eden ise dogmacılık içinde donar kalır, artık kafası tın tın öten bir doktrinerden başka bir şey değildir. "Kuşkusuz ki teori, devrimci pratiğe bağlanmadıkça amaçsız kalır; tıpkı yolu devrimci teori ile aydınlatılmayan pratiğin, karanlıkta, elyordamıyla yürümesi gibi."Marksist bilgi anlayışı, "yansız", "nesnel" olmak için, kendinde gerçeği görmek için kendini pratikten ırak tutmak gerektiği yolundaki yanlış fikri çürütmemizi sağlar. Burjuva nesnelciliği denen bu yanlış fikir, marksizme karşı bir savaş makinesidir. Bu, kendi deneyimlerinden "etkilenmiş" olduğu için deneyler yapan fizikçinin nesnel olamayacağını söylemek gibi bir şeydir! "Bilgi edinmek isteyen, dünyayı, yani gerçeği değiştirme pratiğine bizzat katılmalıdır. Armudun tadını bilmek isteyen, armudu, yiyerek değiştirmek zorundadır. Atomun yapısını ve özelliklerini bilmek isteyenin, atomun durumunu değiştirmek için, fizik ve kimya deneyleri yapması gerekir. Devrimin teorisini, yöntemlerini bilmek isteyen, devrime katılmak zorundadır. Bütün gerçek bilgi, doğrudan deneyimlerden doğar." Bunun içindir ki, harekete katılmak yerine kollarını bağlayıp seyretmekle, marksizmi doğru olarak ve derinlemesine özümlemek olanaklı değildir, ancak hareketten ırak durularak marksizmin değeri hakkında bir yargıya varilabileceğini ileri süren küçük-burjuva ideologları bundan alınmasınlar; teori ancak hareketle kurulur, doğdulanır ve zenginleşir. Yalnız devrimci pratik, kapitalist toplumun gerçeğini bulmak olanağını sağlar, çünkü yalnız devrimci pratik, bu toplumu dönüştürmeye, bu toplumun içinde devinim ettiği koşulları değiştirmeye niyetlenir; ve yalnız devrimci pratik, gerçeğe gereksinme duyar, çünkü, doğru bir teori olmayınca başarıya ulaşılamaz. Bunun içindir ki: "Materyalizm, şu ya da bu biçimde parti zihniyetini varsayar; materyalizm, her olayın değerlendirilmesinde, belirli bir toplumsal grubun görüşünü açıkça ve hiçbir kuşkuya alan vermeyecek biçimde benimsememizi mecburi kılar." Zamanımızda bu grup, devrimci proletaryadır. "Pratik yoluyla doğruyu bulmak ve pratik yoluyla doğruyu tanıtlamak ve geliştirmek. Algısal bilgiden başlayarak onu fiilen usa-uygun bilgi haline getirinek ve sonra usa-uygun bilgiden başlayarak öznel ve nesnel dünyayı yeni bir kalıba dökmek için devrimci pratiğe geçmek, pratik, bilgi, daha çok pratik, daha çok bilgi ve bu örneğin sonsuza kadar yinelenmesi ve her devirde pratik ve bilginin kapsamını daha yüksek bir düzeye ulaştırmak." Şu halde, marksizmi bir ilim olarak değil de, yalnızca tarihin proletarya için taşıdığı "öznel" anlamı (başka bir deyişle proletaryanın olaylar hakkındaki öznel yorumunu) temsil ettiğini sanmak kesinlikle yanlıştır. Bu değerlendirmeden şöyle bir sonuç çıkardı: mademki, bu onların kendiliğinden gelme görüşleridir, proleterlerin marksizmi öğrenmeye gereksinmeleri yoktur, proleter olmayanlar ise, mademki marksizm kendi görüşlerini temsil etmeyecektir, marksizmi öğrenmek zorunda değildirler! Tam tersine, biz diyoruz ki, marksizm bir bilimdir; herkes ona gereksinme duyar ve onu öğrenmelidir; marksizm hiç kimse için ne gereksizdir, ne de yararsızdır!

Nesnel olmak, bütün teorileri reddetmek demek değildir; toplumsal gelişmenin süreçlerine müsait bir teoriyle yetinmektir. Bu uygunluk, ancak toplumsal pratikle denetlenebilir, bu, pratik gelişme sürecini yaratmaz, ona ancak yardım eder, nasıl ki, bir bilgin, laboratuvannda bir sürecin gidişini hızlandırmaya çalışabilir ama bu sürecin yasasını ne ortadan kaldırabilir, ne de yaratabilirse.
Sonuç olarak, bilinemezciliğe karşı yalnızca teorik bakımdan savaşmamalıyız, aynı zamanda, eylemimizle, ne yaptığını bilerek, dünya üzerinde tesir yapılabileceğini ve marksizmin tarihsel gerçek olduğunu kanıtlayarak onu pratik bakımdan da yıkmalıyız. Örneğin, bilinemezcilik, savaş kimin suçu? bilinmez! derken, namuslu insanların eylemi, onları, savaş suçlularını ortaya çıkartmaya yöneltti. Böylece proletarya, marksist materyalizmin değerini, olmadan olacağı bilmenin değerini deneyimleriyle doğruladı. Sosyalistlerin hiçbir vakit doğruyu söyleyen ve haklı olan ilk insanlar olmaktan başka kusurları olmadığı yargısına vardı. Oysa, olmadan olacağı doğru söyleyen, doğru bilimi söylüyor demektir.
Böylece, bilinemezcilik burjuvazinin sınıf çıkarlarına hizmet eder: eğer cemiyet bilimi yoksa hiçbir şey önceden bilinemez ve elbette hiçbir şey yapmamak gerek; egemen sınıf rahatına baksın! Bilinemezcilik sömürülenleri güçsüzlüğe götürür. Tam tersine, toplumun bilimsel olarak bilinmesi olanaklıysa, ezilenler ve sömürülenler bu bilgiye sahip olabilirler, pratik ile teori arasındaki birliği, savaşımlarının yolgösterici yıldızı yapabilirler.
Kuşku ve kötümserlik doğuran, kavrayamadıkları olayların gerisinde kalan insanların, artık hiçbir şeye inanmayan, yani ne olursa olsun, herhangi bir şeye inanmaya hazır insanların işi olan bilinemezciliğe karşı diyalektik materyalizm, akıllıca bir iyimserlik yaratır ve insanın, olayların akışına bilerek yön verebileceğinin anlaşılmasını sağlar. Materyalizm, eylemle birleşen düşüncenin gücüne sınırsız bir güven ilham eder. Marx'ın tezinin derin gerçeği böylede ayrınlanır.

"Filozoflar, dünyayı yalnızca değişik biçimlerde yorumladılar halbuki mesele onu değiştirmektir."
Alıntı ile Cevapla
Cevapla

Etiketler
birliği, pratiğin, teori


Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB kodu Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Açık

Forum Jump


Tüm Zamanlar GMT Olarak Ayarlanmış. Şuanki Zaman: 15:47.


mersin escort alanya eskort