Forumbulteni.Com     forum  

Geri Git   Forumbulteni.Com > >
Yardım Topluluk Ajanda Bugünki Mesajlar Ara

Cevapla
 
Seçenekler Stil
  #1  
Alt 10.Nisan.2019, 20:28
Belinda Belinda isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Moderator
 
Üyelik tarihi: 14.Ocak.2019
Mesajlar: 272
Standart Terzi Hermes Tutun sırrı

Hermes'in öğrencilerinden Asklepios, büyük ustasının şu sözlerini de açıklamaktadır: İnsanlar, ölümlü tanrılardır,
tanrılar da ölümsüz insanlar... Eşyanın dışı, içi gibidir. İçle dış arasında hiçbir ayrılık yoktur. Küçük büyük gibidir.
Küçükle büyük, arasında hiçbir ayrılık yoktur. Evrende hiçbir şey ne iç, ne dış, ne küçük, ne büyüktür. Bir tek yasa
ve o yasanın gördüğü bir tek iş vardır. Bu sözlerin anlamını anlayan, gerçeği görür. Bazen insanlar, bu anlayışları,
olağanüstü çabaları ve yetkinlikleriyle öteki insanların görmediklerini görebilirler. Oysa nedenler nedeni daima
gizlidir. Çünkü sonsuzluk, pek kısa bir son olan vakit ve yine pek kısa bir son olan mekan içinde anlaşılamaz ve
anlatılamaz. Bizler, ancak, öldükten sonra onu anlayabilir ve anlatabiliriz. Çünkü, yaşarken vakit ve mekanla
sınırlıyız. Sınırsızlık, sınırlılık içinde kavranamaz.

İşte, dinleri ve felsefeleriyle, elli yüzyılı kaplamış bulunan ışık karanlık diyalektiği buralardan gelmektedir.

Hermes'in büyük sırrını öğrenebilmek için geçirilecek sınavlar pek güçlüdür. Aklı ve iradesi güçsüz olan
istekliler, ya yolun dönülebilecek parçasından tersyüz edip geriye dönerler, ya korkudan çıldırırlar, ya da bin bir
ürkütücü görünüş içinde yürekleri durur, bir uçuruma yuvarlanır, ölür giderler. Sınavı başarıyla geçiren pek az kişi
vardır.

İstekliyi önce İzis tapınağına götürürler. Tapınak, yeraltı mezarlarına giden deliklerle doludur. Tapınağın
kapısında İzis heykeli vardır. İzis, oturmuştur, dizlerinde kapalı bir kitap vardır, yüzü örtülüdür.Heykelin altında şu
söz yazılıdır: Yüzümdeki örtüyü hiçbir ölümlü kaldıramadı.

Şu halde?.. Bu yolda yürüyebilmek için ölümsüzlüğe hazırlanmak gerekmektedir. Buysa, uzun yıllar isteyen,
katlanılması pek zor bir çabadır. İstekli, buna katlanmayı göze alırsa, tapınak hizmetçilerinin yanında kalmak,
ortalığı süpürmek, bulaşık yıkamak, ayakyollarını temizlemek zorundadır (kendilerini hor gören ve hor gördüren
kyniklerle melamileri hatırlayınız). Bütün bu işleri yaparken tek söz söylemek, konuşmak yasaktır. Bu sınavdan
geçen istekli, isteğinde direniyorsa, küçük bir deliğin içinden karanlık bir labirente bırakılır. Kapı, üstüne,
gürültüyle kapatılır. İstekli, dizleri ve dirsekleri üstünde sürüne sürüne, çamurlu ve yılanlı dehlizlerde uzun uzun
dolaşacaktır. Arasıra küçücük odalara yolu düşerek ayağa kalkabilecek, bu küçük odalarda, çeşitli iskeletlere,
hayvanlara ve yılanlara rastlayacaktır. Sonra, yine küçük deliklerden karanlık yollara girerek, sürüne sürüne
ilerleyecektir. Bu küçük odalarda, bazen zaman, sessiz bir rahibe rastlayacak, rahip ona, geriye dönmek isteyip
istemediğini soracaktır. Sırrı öğrenmek için direniyorsa, yine kaderiyle baş başa kalarak, karanlık yollarda
sürünmeye devam edecektir. Derinlerden kulağına, şöyle seslenen çığlıklar gelecektir: Bilim ve güç isteyen deliler,
burada gebermişlerdir... Artık geriye dönülemez yollara girmiş bulunmaktadır, kimse karşısına çıkıp geriye dönmek
isteyip istemediğini sormayacaktır buradan kurtulmak için ölmekten başka bir şey yapılamaz. Soğuk, karanlık,
yılanlar, akrepler, korkunç çığlıklar, açlık, susuzluk; sürünmekten paralanmış dizler, kanayan avuçlar... İstekli, ya
da artık çaresiz, dizlerinin gittikçe gömülerek ayaklarının yükseldiğini, çok dik bir yokuştan aşağıya doğru
sürüklenmekte olduğunu hissetmektedir. Güçlükle sürüklendiği bu yolun sonunda da, korkunç bir uçurumla
karşılaşacaktır. Tutunabilir de düşmekten kurtulursa, çıldırması işten bile değildir. Çıldırmayacak kadar güçlüyse
çevresine bakınabilir ve süründüğü dehlizin sol ucunda küçük bir kurtuluş kapısı bulunduğunu görebilir. Uçuruma
yuvarlanmadan o kurtuluş kapısına sıçrayabilirse uzun bir merdiveni tırmanarak masallardaki gibi renk renk
döşenmiş bir odaya varacaktır. Odanın duvarlarında yirmi iki sırrı belirten nakış semboller, harfler ve sayılar vardır
(Hermes'in öğrencisi olan Pythagoras'ın sayı mistikliğini, İslam hurufiliğini ve noktaviliğini hatırlayınız). Burası,
Oziris'in ışıklı tapınağıdır. Burada, insan, gerçeği belirtmek ve tüzeyi gerçekleştirmek için tanrısal güçle birleşir.

İsteklinin çilesi henüz başlamıştır ve daha pek uzun yıllar sürecektir. Geçireceği sayısız sınavlar arasında ateş
sınavı, su sınavı, şehvet sınavı vardır. Bunların her biri, yukarda anlattıklarımızdan da ürkütücü ve yorucu
sınavlardır. Ateş sınavı, cehennem ateşi gibi yanan kızgın bir fırından cesaretle geçmeyi gerektirmektedir. Gerçekte,
bu fırın, isteklinin cesaretini denemek için hazırlanmış yapma bir fırındır. Şehvet sınavı, kimileri için belki de çok
daha güç bir sınavdır. İstekli, günlerce, aç ve susuz, karanlık dehlizlerde dolaştıktan sonra çeşitli renklerle
döşenmiş bir döşek odasına varacak, orada, bir şehvet müziği dinleyerek, kendisine içki ve yiyecek sunan çıplak ve
genç bir güzelle karşılaşacaktır. Güzel kız, ona, bugüne kadar çektiklerinin karşılığı olarak, kendisini ve
elindekileri sunacaktır. Eğer bu genç kıza kanar da açlığın, susuzluğun ve şehvetin gücüne boyun eğerse, o güne
kadar çektiği bütün çileler boşuna harcanmış olacaktır. O zaman, artık, ömrü boyunca tapınakta esir olarak
hizmetçilik etmek zorundadır, kaçmaya çalışırsa derhal öldürülür.

İstekli, bu sınavların her birinin sonunda, tek başına taş bir odaya kapatılarak, aylarca, kendi kendine düşünmeye
bırakılmaktadır. Böylelikle, hamur gibi yoğrulan insan yapısı, gittikçe, tanrılık yapıya yaklaşmaktadır. Eski Mısır
rahiplerinin o büyüleyici ve etkileyici güçleri, böylesine bir yoğrulma sonunda elde edilmiştir.

Son sınav, mezar sınavıdır. İstekli, canlı canlı ve özel bir törenle bir mezara gömülür. Oysa artık, dünyalılığından
hemen, hiçbir şey kalmamış, mezara pek yaraşan bir yapıdır. Mezarda, tam bir letarjiye düşerek, kendi ruhuyla
karşılaşır. Uzun yıllar sonunda elde ettiği bu sonuç, onu, büyük sırra, gereği gibi hazırlamıştır. Mezardan çıktıktan
sonra, kendine gelince, büyük rahiple birlikte, Mısır'ın sıcak, sessiz ve derin bir gecesinde, tapınağın rasathanesine
çıkacak ve orada yedi kat göğün yedi yıldızını seyrederek, büyük rahibin ağzından Hermes'in sırrını öğrenecektir.

İsteklinin geçirdiği sınav, tek ruhtan kopan sayısız ruhların yeryüzünde geçirmekte oldukları sınavın küçük bir
örneğidir. Hermes'e göre, insanca ölümlü olmak da, tanrıca ölümsüz olmak da elimizde... Ancak, Hiyerofan denilen
başrahibin yeni ermişine söylediği gibi, her akıl bu gerçeği kavrayamaz... Büyük sırrı gönlümüzde saklayarak
eylemlerimizle söyleyelim. Bilim gücümüz, inan kılıcımız, sükut kalkanımız olsun. Ufaklıklar, ki büyük
çoğunluktur, ya aptal ya da kötüdürler. Aptalsalar, bu gerçek karşısında akıllarını büsbütün yitirirler. Kötüyseler,
bu gerçeği kötüye kullanarak büsbütün kötülük ederler. Gerçeği gizlemekten başka çıkar bir yol yoktur. Bilmek,
bulmak, susmak gerek.
Alıntı ile Cevapla
Cevapla

Etiketler
hermes, sırrı, terzi, tutun


Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB kodu Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Açık

Forum Jump


Tüm Zamanlar GMT Olarak Ayarlanmış. Şuanki Zaman: 21:00.


mersin escort alanya eskort