![]() |
![]() |
#1
|
|||
|
|||
![]()
İki film, iki yönetmen ve Türkiye
Ahmet Uğurlu ve Metin Akpınar'ın rol aldığı 'Döngel Kârhanesi'ni ilk üç günde 105 bin kişi izledi. 'Döngel Kârhanesi' ve 'Maskeli Beşler', Hakan Algül ve Murat Aslan'ın ilk filmi. İki film de komedi, sinemanın popüler kulvarında yol alıyor, Türkiye'yi hicvediyor. Ve ikisi de ilk üç günde 100 binin üzerinde seyirciyi sinemaya çekti. Geçen cuma vizyona giren 'Döngel Kârhanesi' ile 'Maskeli Beşler' filmleri Türk sinemasına iki yeni yönetmeni müjdeliyor, Hakan Algül ile Murat Aslan. Yönetmenlerinin ilk filmleri olması dışında 'Döngel Kârhanesi' ile 'Maskeli Beşler'in ortak noktası sinemanın popüler kulvarında yol alması ve güldürü ağırlıklı olması. Son yıllarda Türk sinemasındaki üretimin ivme kazanması popüler kulvarda ekip çalışmalarının önemini artırdı. Yapımcı, senarist, oyuncu ve yönetmen gibi sinemanın tarafları bir hikâye etrafında bir araya gelip filmin iyi olması ve seyirciyi sinemaya çekmek için canla başla çalışıyor. İki film de böyle bir süreçten geçerek seyirci karşısına çıktı ve ikisini de ilk üç günde 100 binin üzerinde seyirci izledi. Filmler, popüler kulvarda yer almasına rağmen Hakan Algül ile Murat Aslan'ın da söyledikleri gibi Türkiye'deki sistemin bozukluklarından besleniyor. 'Döngel Kârhanesi', Türkiye'nin son yıllardaki iktisat politikalarını hicvediyor. Murat Aslan da 'Maskeli Beşler'in Türkiye'nin aynası olduğunu söylüyor. Biz de iki yönetmenle bu tür ekip çalışmalarında yönetmenin neler yaptığı üzerine bi söyleşi... Yönetmenin işi filme hizmet 'Avrupa Yakası', Yeter Anne' dizileriyle tanınan Hakan Algül de beyacamdan beyazperdeye transfer oldu. Necef Uğurlu'nun yazdığı senaryoyu filme çeken Algül, sinemanın bir ekip çalışması olduğunu düşünüyor ve iyi filmin ekibe, kötü filmin de yönetmene ait olduğunu söylüyor. Algül "Yapımcısından ışıkçısına kadar herkes filme hizmet eder. Yönetmen olarak bizim görevimiz bu parçaları doğru bir şekilde oluşturmamız ve filme hizmet eden bütün unsurları iyi kullanmamızdır" diyor. Necef Uğurlu'nun yazdığı bir senaryoyu filme çektiniz. Öncelikle siz bu projeye ne vakit iç oldunuz? Geçen yılın ortalarında Hüseyin Apaydın bana yazın bir film çekme niyetleri olduğunu söyledi. Senaryoyu verdi. O zamanlar ben 'Avrupa Yakası'nı yönetiyordum. Senaryoyu okudum, biraz üzerinde çalışılması gerekiyordu. Bunun için de 'Avrupa Yakası'ndan ayrılmam lazımdı. Ben de bıraktım. Sonra Necef Uğurlu ile senaryo üzerinde çalışmaya başladık. Çünkü 150 sayfalık bir senaryoydu. Onu kısaltmamız gerekti. Senaryoda sizi etkileyen neydi? Beni etkileyen filmin cümlesiydi. O da 'Ankara bir kerhaneye el koyarsa ne olur?' Filmin içinde sistemin geneline bir eleştiri var ve açıkçası onu da sevdim. Film Türkiye'nin son yıllardaki iktisat politikalarını hicvediyor. Siz de senaryodaki eleştirilere katılıyorsunuz o zaman. Evet katılıyorum. Yüksek ürem almayı kabul edip çalışmayıp yatan faizciyi de bankayı hortumlayanı da, el koyanı da eleştiriyorum. Milyarlarca dolar zarardan bahsediliyor. Bu durumu bir kuruluş kurtabilir mi, kurtaramaz. Böyle bir iktisat anlayışı olamaz. Biz de iki karakterin dostluğa varan ilişkisi üzerine kurulu bir öyküde anlatıyoruz bunu. Türk sinemasında artık proje yönetmenleri yavaş yavaş ortaya çıkmaya başladı. Yani iyi bir ekip kuruluyor ve bir öykü filme aktarılıyor. 'Döngel Kârhanesi' de böyle. Bu, sektörün edüstrileşmesi yönündeki önemli adımlardan biri. Siz ne düşünüyorsunuz? Ben iyi filmin ekibe kötü filmin yönetmene ait olduğunu düşünüyorum. Necef'le (Uğurlu) senaryo üzerinde çalıştıktan sonra sete giderken 'Hakkını helal et' dedim. Çünkü sette oyuncuların, yönetmenin, hatta asistanın bile senaryoya katkısı olur. Film nasıl iyi olacaksa ona göre bir serüven yaşar. Yapımcısından ışıkçına kadar herkes filme hizmet eder. Yönetmen olarak bizim görevimiz bu parçaları doğru bir şekilde oluşturmamız ve filme hizmet eden bütün unsurları iyi kullanmamızdır. Yani öyle kendi filminizi çekme gibi bir niyetiniz yok. Dediğim gibi film çekmek bir ekip işi. Ama senaryoyu senarist yazmalı diye düşünüyorum. Kendi hikâyem olsa bile bir senariste yazdırırım yine. Tür olarak komediye devam edecek misiniz? İnsanların eğlenerek bir durumu, olayı konuştukları filmler yapmak istiyorum. Çocukluğum Trakya'da geçti. Orada acılara, ölümlere bile mizah duygusuyla yaklaşılır. Korku da çeksem içinde illa ki mizah olacaktır. Metin Akpınar ve Ahmet Uğurlu gibi iki önemli oyuncuyla çalıştınız. Filmin de ekip işi olduğunu söylüyorsunuz. Peki oyuncuların üstüne düşen nedir? Ben oyuncuya çok inanan bir yönetmenim. Oyuncuyu karakteri ortaya çıkarması için serbest bırakırım. Benim yaptığım da oyuncunun ortaya çıkardığı karakterin davranışını belirleyerek inandırıcı olmasını sağlamak. Çünkü, ne yaparsanız yapın sizin cümlenizi oyuncu söyler. Sinema yazarı eleştirsin 'Vakai-i Zaptiye', 'Baba' gibi dizilerin hayata geçirilmesinde görev saha Murat Aslan, reklam kökenli bir yönetmen. En başından beri hedefinin bir sinema filmi yönetmek olduğunu söyleyen Aslan, amacına ulaşmış. Filmde yeni kuşak 'Hababam Sınıfı' serisinin oyuncuları başrolde ve yapımcılar da aynı: Arzu Film ile Fida Film. 'Maskeli Beşler'in serüveni nasıl başladı? Arzu Film'in sahibi Ferdi Eğilmez arkadaşım. Bende çok proje vardır. 'Maskeli Beşler'i Ferdi'yle paylaştım. Senaryosu yazıldı ve hayata geçirildi. Ama Arzu Film'de Ertem Eğilmez'den gelen bir anane vardır. Genelde film çekimi öncesi oyuncularla beraber masa başı çalışması yapılır. Hikâyenin geliştirilmesi ve senaryo yazımı sırasında oyuncularla beraber böyle bir masa başı çalışması yapıldı. Peki hikâye başından beri güldürü üzeri mi kuruluydu? Evet. Ama senaryo aşamasında nasıl bir komediyle anlatacağımıza karar verdik. Bu filmin çok sağlam bir alt metni var. Bugünün Türkiyesi'ndeki sistemin bozukluğuna bir eleştirisi var filmin. Çok projeniz olduğunu söylüyorsunuz. Bu projeler neler ve güldürü ağırlıklı mı? Komedi yapmak zordur. Hayata, dünya üzerindeki gelişmelere bir ironiyle yaklaşmanızı gerektirir. İlk filmim güldürü oldu. Bundan sonraki dram ağırlıklı olacak. Film çekmek bir ekip işidir ama film yönetmenindir. Yönetmenin senaryoyu yorumlama hakkı vardır. Bunun için senaryo aşamasında bulunmak isterim. Film vizyona girmeden fragmanıyla eleştirildi? Bu konuda ne düşünüyorsunuz? Türkiye'nin 'Maskeli Beşler' filmindeki 'nah işaretinden' daha önemli meseleleri var. Bazı köşe yazarları popülerite kazanmak için bizim her yaptığımız işe bir şeyler söylüyor. O vakit insana sorarlar, sen kaç film izledin hayatında, dünya sinemasını ne kadar takip ediyorsun diye. Ama bu Türkiye'nin geleneğidir, çamur at izi kalsın. Onun için bizi bize bıraksınlar. Sinema eleştirmenleri bizi eleştirsin. Onlar bu işi biliyor, sinemayı takip ediyor. |