![]() |
![]() |
#1
|
|||
|
|||
![]()
Bu hafta yönetmen olarak karşımıza çıkıyor ama aktör yanını es geçemeyiz. Antonio Banderas, 'Yaz Yağmuru'nda, bir sıra gençlik hikâyesi anlatıyor.
Onu önce Pedro Almodovar'ın oyuncusu olarak tanıdık. Hatta Antonio Banderas'ın sıradışı bir karakteri, adaşı Antonio Benitez'i oynadığı 'Arzunun Kanunu/La Ley del Deseo' da festival programındaydı. Böylece onun ve Almodovar'ın kimi özlediğimiz çılgın gençlik günlerini de bir kez daha anmış olduk. "Filmdeki grotesk ilişkiler ağına takılanlar, sahiplenici kişilikli Antonio ve baştan çıkardığı Pablo ile beraber Antonio'nun öldürdüğü, Pablo'nun eski erkek arkadaşı Juan olur. Tüm bunlar olurken Pablo, daha önce erkek olan kız kardeşi Tina'nın başrolünü oynayacağı bir oyun yazmıştır" denmiş özette. İyiydi yani. Öte yandan, Banderas, her iki dalda da meslektaşı Steve Buscemi ile bir ayrıcalığı paylaştı: 26. Uluslararası İstanbul Film Festivali'ne hem oyuncu, hem yönetmen olarak katıldı. 1999'da gerçekleştirdiği, başrolünde de eşi Melanie Griffiths'i oynattığı 'Crazy in Alabama'nın ardından çevirdiği 'Yaz Yağmuru/Summer Rain/El Camino del Los Ingleses', festivalin sponsoru Akbank'ın galalarından birindeydi. Banderas'ın filmi, şubatta Berlin'de FIPRESCI Ödülü aldı. Sanatçı, doğum yeri Malaga'da geçen bir gençlik hikâyesi anlatıyor: Yaz tatilindeki bir öbek arkadaşın ilk aşklarını, cinsellikle tanışmalarını ve saplantılarını anlatan bir büyüme hikâyesi. Onu 20 yıl önceki haliyle görmek bize de iyi geldi. Böyle durumlarda, insan kendisini de o yaşlarda kalmış gibi hissediyor. Ne de olsa artık 47 yaşında. 'Arzunun Kanunu'nda ise 27 yaşındaydı. Bundan beş yıl önce, onu Madrid'de sahnede görüp gelecek vaat ettiğini düşünen Pedro Almodovar tarafından keşfedilmişti. Malaga'da doğdu, 14 yaşına kadar amacı profesyonel futbolcu olmaktı. Derken, o genç yaşta ayağı kırıldı. Doğrusu bu yolda da devam etse şikâyetçi olmazdık. Futboldan yoksun kalınca okulda tiyatro sınıfına yazıldı. Sonunda, İspanya'da turne yapan bir tiyatro grupuna katıldı ama Franco devriydi, sansür vardı. Birkaç kere hapsi boyladı. Sonunda hayatının şansı, La Mancha'lı genç bir yönetmen suretinde karşısına çıktı. Pedro Almodovar ona 'Laberinto de Pasione/Labyrinth of Passion'da (1982) rol verdi. Ardından, festivalde izlediğimiz 'La Ley del Deseo'daki gay Antonio rolü geldi ve beyazperdedeki ilk erkek-erkeğe öpücüğüyle manşetlere çıktı. 'Matador'da (1986) oynadıktan sonra, Almodovar ona bu sefer de 'Mujeres al Borde de un Ataque de Nervios/Sinir Krizinin Eşiğindeki Kadınlar'da (1988) rol vererek, uluslararası arenaya adım atmasını sağladı. Bir porno yıldızını (Victoria Abril) kaçırıp, aşkını iade edene kadar bağlı tutan ruh hastasını oynadığı 'Atame!/Bağla Beni!', bu şöhreti pekiştirdi. Banderas okyanus ötesine ilk adımını, Madonna'nın 'Truth or Dare'i (1991) ile attı. Ertesi yıl ise, ilk Amerikan filminde başrol oynadı. İngilizce bilmiyordu, diyaloglarını fonetik olarak ezberlemişti, yine de 'The Mambo Kings'in başarı peşindeki müzisyeni olarak beğenildi. Sonra bir başka gay rolü, 'Philadelphia'da (1993) AIDS'e tutulmuş avukat Andrew Beckett'in (bu rolle Oscar saha Tom Hanks) sevgilisi rolü geldi. Ertesi yıl Anne Rice uyarlaması 'Interview with the Vampire: The Vampire Chronicles/Vampirle Görüşme'de, Tom Cruise ve Brad Pitt'le oynadığında, artık uluslararası bir yıldız olmuştu. Ardından da yönetmen Roberto Rodriguez 'Desperado'da (1995) onun bir komedyen olarak potansiyalini denedi. Banderas, 'Evita'da Madonna'yla oynadı (1998) ve aynı yıl Zorro oldu. Komedyen yanını, yine Rodriguez'in yönettiği aile boyu serüven komedisi 'Spy Kids'de ve 'Spy Kids 2'de pekiştirdi. İki yıl sonra yönetmen ile aktör 'Once Upon a Time in Mexico'da (2003) yeniden bir araya geldiler. Zaten Banderas 2002'de 'Frida' ile yine güneye inmişti. Antonio Banderas, ya da tam adıyla Jose Antonio Dominguez Banderas'ın özel hayatındaki en önemli gelişme ise, 1996'da ilk eşi Ana Leza'dan boşanıp aktris Melanie Griffith ile evlenmesiydi. Uzun süre Alexander Bauer ile Dakota Johnson'a babalık etti. Şimdi de kendi küçük kızı Stella'yı büyütüyor. "Melanie ona karşı benden daha disiplinli" diyor, "Herhalde ilk bebeğim olduğu için. Stella babasından ne istese elde ediyorum. Ben annesinden zayıfım ve bundan yararlanıyor." Banderas, Katolik olarak yetiştirilmiş olsa da, kendini 'agnostik' olarak tanımlıyor, ama çocuklarının dini inançlarına karışmayacağını söylüyor. Sevin Okyay / Radikal |