Forumbulteni.Com     forum  

Geri Git   Forumbulteni.Com > >
Yardım Topluluk Ajanda Bugünki Mesajlar Ara

Cevapla
 
Seçenekler Stil
  #1  
Alt 14.Ocak.2019, 04:52
Doroti Doroti isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Moderator
 
Üyelik tarihi: 14.Ocak.2019
Mesajlar: 628
Standart İnsan Hayatta Ne İster ?

Herkes bu soruyu "ben hayatta ne isterim?", diye muhakkak yüzlerce kere sormuştur. Her keresinde olmasa bile birçok kez de değişik bir yanıt vermiştir. Ben herkesin hayatta ne istediğini bilemem ama kendimin ne istediğini üç aşağı beş yukarı doğrulukta yazabilirim. Ancak, vurgulayarak söylemek zorundayım ki: Ne istediğim zamana göre hep değişti! Her dönem içimde başka bir talep yükseldi. Kendi varlığımın farkına vardığım ilkokul yıllarında "başarı" benim için en büyük amaçtı. Sanırım, ilkokul mezunu ama hırs dolu annem kendi yapamadığını bana yaptırmak istiyor ve "okumamı" şiddetle istek ediyordu. Ona kendimi sevdirmenin en emin yolu okulda başarılı olmaktı! "Başarı ihtiyacı" bende yaşam boyu sürdü. Zaman vakit "ödüllendirilme ihtiyacı"na da dönüştü ama hiç sönmedi. Anam öleli 22 yıl oldu. Bazen kendimle dalga geçerim: "Oğlum Cüneyt sen hala kendini anana ispat etmeye çalışıyorsun!" Ergenlik çağı ile beraber "fark edilme" isteği güçlendi. Dakikalarca ayna karşısında adam olmayan saçlarımı sıraya sokmaya çalışırdım ki kızlar beni ayrım etsinler. Kendimi hep dönemin ünlü jönlerine benzetirdim. Birinin yıldızı söner, diğer parlamaya başlarsa ben de birdenbire ona benzemeye başlardım. "Fark edilme" isteği zamanla şekil değiştirdi. Kâh aklım ayrım edilsin istedim, kâh statüm; ama bugüne dek ayrım edilme ihtiyacını da tam tatmin edemedim. Hayata atıldığım ilk yıllarda, herhalde geçmişin ezikliğini yenmek için, maddi ihtiyaçlar ön plana geçmeye başladı. Daha çok kazanmanın daha çok mutluluk, daha çok güven, daha çok güç getirdiğini düşünmeye başladım. 30'lu yaşlarda giyim kuşam, marka ihtiyacım ön plana geçti. Avrupa'ya her gidişimde mağazalardan çıkmaz oldum. Bugün nefret ettiğim sigaranın çakmağı dahi marka olsun istiyordum. Kamuda çalıştığım yıllarda gücün statüde olduğunu, o halde "statü sahibi" olmam gerektiğini düşünmeye başladım. Kamuda unvanın yükseldikçe makam odandan tut, sekreterinin odası da büyür. Hatta çok yüksek mevkilere ulaşınca ayrıca bir toplantı odan da olur. Koridorda seni görenler korkudan ya kaçışırlar, ya da karşında saygı ile eğilirler. Giderek kağnı gölgesinde yürüdüğünü unutur, tüm gölgeleri kendi gölgen sanmaya başlarsın. Gölgenin kağnıya ait olduğunu kamudan ayrıldığım, daha doğrusu iktidardan düştüğüm gün anladım! Bir ara bir boşluk dönemi yaşadım. Para ve statünün gücü, gücün de mutluluğu ve neşeyi satın aldığına dair düşüncemin yanlış bir denklem olduğunu anlamaya başlamıştım ama hala sevinç ve neşe arayan ruhum bunu bu kez nerede bulacağını henüz keşfedememişti. Bir gün sevgiyi keşfettim. Bir kadını apansız, hatta büyük riskler alarak sevmenin inanılmaz bir haz olduğunu keşfettim. Hayatımın çok önemli bir seçimini de kamudaki görevim ile memnu aşkım arasında tercih yapmam istendiğinde yaptım. Memnu aşkı seçince hayatımda ilk kere "ben" oldum, zira toplumun vazettiğini değil, gönlümün istediğini seçmiştim. O günden beri de Frank Sinatra'nın "I did it my way!" adlı şarkısı her türlü ücreti ödemeyi kabullenerek kendi yolunda yürüyen bir insanı anlattığı için çok sevdiğim bir şarkı haline geldi. Memnu aşk resmi aşk haline geldikten sonra hayatta başka şeyler yapmaya soyundum. Çocukluk aşkıma da döndüm. Yazmaya başladım. Eskiden yaptığım gibi bir köşeye çekilip sadece yazmak, okumak ve seyretmek bana çok cazip gelmeye başladı. Artık hem koşu pistinde kan-ter içinde koşan bir attım, hem de onu seyreden bir seyirci! Olanca gayreti ile koşan atın hali tribünden bakınca oldukça komik, hatta biraz da hüzünlü gözüküyordu. O günden beri elimden geldiğince yarış atı olmaktan kaçınmak isterim. Yaşamımda ulaştığım bu dönemde de başarı hırsının, cinsel arzuların, ayrım edilme ihtiyacının ve eş insani duyguların hiç ölmediğini ama insanın temel aradığının hiçbiri olmadığını, gerçekte arananın "bir tatlı huzur" olduğunu öğrenmeye başladım. Hatta huzurun sevinç ve neşeden de önce geldiğini düşünmeye başladım. Zira sevinç ve neşe geçici duygular. Huzur ise kalıcı. Eğer, yakalarsan huzur seni hep yerden biraz daha yukarıda yaşatıyor. Heyhat! Anamdan miras gerginliğim, babamdan miras vesveslerim, kendi edindiğim nobranlık huzura yer bırakacak mı, bilmiyorum. Ama bildiğim bir şey varsa huzuru artık hep arayacağım. İnsan hayatta ne ister?Huzur!Ama geç ayrım eder!En azından bana öyle oldu.
Alıntı ile Cevapla
Cevapla

Etiketler
hayatta, İnsan, İster


Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB kodu Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı

Forum Jump


Tüm Zamanlar GMT Olarak Ayarlanmış. Şuanki Zaman: 19:29.


mersin escort alanya eskort