DİNDAR ŞEHİR EFSANELERİ


Beş yıl önce iş değiştirirken arada kazandığım zamanda 'Şehir Efsaneleri' adında bir kitap yazdım.


20 günde yazılan bir kitaptı ama yetti. Bu konuda ilk olduğu için ülkenin tek 'şehir efsanesi uzmanı' oluverdim.


Geçen hafta da 'ilmi' bir dergiden aradılar. Sonradan Müslüman olanlara dair bir havadis, bilgi, salık hazırlıyorlarmış. Kaptan Kusto (doğrusu 'Cousteau' tabii) ve Neil Armstrong'a ilişkin görüş istediler.


Onlara anlattım ama hepsini kullanabileceklerini sanmıyorum.


İyisi mi bir de burada neşredeyim ki yılların eskitemediği bu iki hikayeye dair tarihe belge kalsın.


Kusto'nun Müslümanlığı


Kaptan Kusto ve ekibi, Cebelitarık'ta araştırma yaparken iki akıntının karşı karşıya geldiğini tespit etmişler.


Biri tatlı, biri tuzluymuş ama birbirlerine hiç karışmadan, tatlısı alttan, tuzlusu üstten paşa paşa akıyormuş.


Araştırmacılar koca koca kitapları karıştırmışlar ancak açıklamasını bulamamışlar.


Gemide Müslüman bir Faslı tayfa varmış. 'Niye şaşırıyorsunuz ki? Bu Kur'an-ı Kerim'de de yazıyor zaten' demiş.


Kusto, 'Olmaz öyle şey' deyip terslemiş. Çünkü adam koyu Hristiyanmış.


Fakat ne de olsa bilimadamı. İçine şüphe düşmüş. Tayfasından Kur'an-ı Kerim'i isteyip sabaha kadar okumuş.


Güneş doğarken gemi mürettabatı bir sesle uyanmış. 'Allahu ekber, Allahu ekberrrr!' Koşarak güverteye çıkmışlar.


Bir de bakmışlar ki bizim Kusto kaptan köşkünün önünde ezan okuyor!


Ezanı bitirince, 'Hepiniz saf tutun, söylediklerimi tekrarlayın' demiş.


'Eşhedü Ennaaa' 'Eşhedü Ennaaaa'


İşte o sabah Kusto ve gemisi Kalipso'nun bütün mürettebatı Müslüman olmuşlar.


Armstrong ne duydu?


Sene 1969. Neil Armstrong'un feza aracı Ay'ın yörüngesine girmiş, ertesi gün inecek.


Adam doğal çok heyecanlıymış. Uyumaya çalışırken derinlerden bir ses geldiğini farketmiş. Ama uzayda hava yok ki ses olsun.


Armstrong nefesini tutup kulaklarını dikmiş. Basbayağı şarkı gibi bir şeymiş bu.


Bizimki dinlemiş dinlemiş ancak hiçbir şey anlamamış. Bilmediği bir lisandaymış. 'Bunu NASA'ya söylersem bana çılgın derler' diye düşünmüş.


Neyse sabah olmuş, Armstrong 'Ay'a ilk ayak basan adam' unvanını almış.


Yıllar sonra bir gün televizyonda belgesel izliyormuş. Bir de ne duysun! Uzaydaki ezginin aynısı: 'Allahu Ekber, Allahu Ekbeeerrr.'


Meğer uzayda duyduğu Müslümanların ezan dediği hadiseymiş!


Hemen evden fırlamış. En yakın kitapçıdan İslamiyet'le ilgili ne kadar kitap varsa toparlayıp dönmüş. Sabaha kadar hepsini hatmetmiş.


Gün ışırken de Kelime-i Şahadet getirerek hak dine girmiş.


Acı gerçekler


Bunlar müminlerin gururunu okşayan hikayeler belki ama maalesef ikisi de şehir efsanesi.


Neil Armstrong 2000 yılında bir konferans için İstanbul'a gelmişti. Fırsatı kaçırmayan Türk geyikçiler ezan olayını sordu.


Cevap netti: 'Aynısı Mısır'da da soruldu. Yok öyle birşey!'


Kaptan Kusto'nun hikayesi ise İslamcı kanalların ekranını Kusto belgeselleriyle doldurmasına bile yol açmıştı.


Fakat Kusto öldüğünde son yolculuğuna bir kilisede, üstelik epeyce de ünlü bir kilisede, Notre Dame Katedrali'nde yapılan törenle uğurlandı.